Tüp bebek öncesi histeroskopi, rahim içi yapısal sorunları tespit ve tedavi amacıyla kullanılan bir tanı yöntemidir. Her hastada şart olmasa da belirli durumlarda başarı şansını artırabilir.

Rahim içi polip, yapışıklık veya septum gibi yapılar, embriyonun tutunmasını engelleyebilir. Histeroskopi ile bu sorunlar doğrudan görüntülenip aynı seansta tedavi edilebilir.

Özellikle tekrarlayan başarısız tüp bebek denemeleri yaşayan hastalarda histeroskopi önerilir. Bu işlem, rahim boşluğunu detaylı inceleme imkânı sunar.

Minimal invaziv bir yöntem olan histeroskopi, kısa sürede tamamlanır ve iyileşme süresi kısadır. Kişiye özel değerlendirme ile gerekliliği konusunda karar verilir.

Tüp bebek öncesi histeroskopi neden düşünülmelidir?

Başarılı bir tüp bebek tedavisinin formülü aslında çok basittir: sağlıklı bir embriyo ve o embriyoyu kucaklayacak sağlıklı bir rahim. Bu iki unsurdan biri eksik olduğunda, maalesef gebelik elde etmek zorlaşır. Rahmi, özenle seçeceğimiz bir fidanı dikeceğimiz verimli bir toprağa benzetebiliriz. Fidan ne kadar sağlıklı olursa olsun, toprak taşlı, kuru veya besinsizse, fidanın kök salması ve büyümesi mümkün olmaz.

Bazen rahim içinde, dışarıdan hiçbir belirti vermeyen ve standart ultrason muayenelerinde kolayca gözden kaçabilen bazı “gizli” sorunlar olabilir. Ufacık bir et parçası (polip), rahmin iç duvarına baskı yapan küçük bir miyom veya daha önceki bir müdahaleye bağlı kalmış ince bir yapışıklık, o mükemmel embriyonun rahme tutunmasına engel olabilir. Tüp bebek öncesi histeroskopi, işte bu tür olası engelleri tespit etmek için rahmin içine doğrudan bir kamera ile bakmamızı sağlayan, adeta bir keşif yolculuğudur. Amacımız, embriyonuz için hazırladığımız o değerli yuvada, onun yerleşmesini zorlaştıracak bir pürüz olup olmadığını kesin olarak anlamaktır.

Tüp bebek öncesi histeroskopi işlemi nasıl yapılır ve neler beklenmelidir?

Histeroskopi, kelimenin tam anlamıyla rahmin içini gözlemlemek demektir. Bu işlem için tasarlanmış, ucunda kamera ve ışık olan kalemden biraz daha ince bir optik alet (histeroskop) kullanılır. Bu aletle vajinal yoldan rahim ağzından geçilerek rahim boşluğuna ulaşılır. Kamera sayesinde rahim içi, bir ekrana büyütülmüş ve net bir şekilde yansıtılır. Bu bize, rahim iç duvarını, tüplerin rahme açıldığı köşeleri ve rahim ağzı kanalını en ince ayrıntısına kadar inceleme imkânı tanır.

Histeroskopinin en büyük avantajı, “gör ve tedavi et” prensibiyle çalışmasıdır. Yani inceleme sırasında bir sorun tespit edersek, genellikle aynı seansta bu sorunu çözebiliriz. Örneğin bir polip gördüğümüzde, histeroskopun içinden geçen minik aletlerle onu anında çıkarabiliriz. Bu hastayı hem ikinci bir işlemden kurtarır hem de tedavi sürecini oldukça hızlandırır.

İşlem genellikle adet kanaması bittikten sonraki hafta içinde, yani rahmin iç duvarının en ince olduğu dönemde planlanır. Bu zamanlama, en net görüntüyü almamızı sağlar. İşlemin kendisi, yapılacak müdahaleye göre ofis şartlarında veya ameliyathanede gerçekleştirilebilir. Sadece tanı amaçlı bir bakı ise genellikle ofis şartlarında, hafif bir ağrı kesici desteğiyle veya lokal anestezi ile yapılır ve çoğu zaman adet sancısına benzer hafif bir kramp dışında belirgin bir rahatsızlık hissedilmez. Eğer daha büyük bir miyomun alınması gibi bir operasyon gerekiyorsa, hastanın tam konforu için hafif bir anestezi (sedasyon) altında yapılması tercih edilir.

İyileşme süreci genellikle çok hızlıdır. İşlem sonrası birkaç saatlik dinlenmenin ardından günlük yaşantınıza dönebilirsiniz. Birkaç gün sürebilen lekelenme tarzı kanamalar normaldir. En çok merak edilen sorulardan biri de histeroskopi sonrası tüp bebek ne zaman yapılır? sorusudur. Eğer sadece rahme bakıldıysa ve bir müdahale gerekmediyse, genellikle bir sonraki adet döngüsünde tedaviye başlanabilir. Ancak rahim içinden polip veya miyom gibi bir yapı alındıysa, rahmin iyileşip kendini toparlaması için genellikle bir adet dönemi kadar beklemek ve sonraki ay tedaviye başlamak en sağlıklı yoldur.

İşlem son derece güvenli olsa da her tıbbi müdahalede olduğu gibi çok nadir de olsa bazı riskler bulunur:

  • Enfeksiyon
  • Kanama
  • Rahim duvarında zedelenme
  • Rahmi genişletmek için kullanılan sıvıya bağlı reaksiyonlar Deneyimli ellerde bu risklerin görülme olasılığı son derece düşüktür.

Tüp bebek öncesi histeroskopi ile rahimde hangi sorunlar saptanıp düzeltilebilir?

Histeroskopi, rahim içinde gebeliğe engel olabilecek pek çok farklı durumu tespit etme ve aynı anda tedavi etme imkânı sunar. Bu sorunlardan en sık karşılaştıklarımız şunlardır:

  • Endometrial polipler
  • Submüköz miyomlar
  • Rahim içi yapışıklıklar (Sineşi)
  • Rahim perdesi (Septum)
  • Kronik endometrit (Rahim iltihabı)

Bu saydığımız durumlar rahim içinde mekanik bir engel oluşturarak veya kimyasal bir reaksiyon yaratarak embriyonun rahme yerleşmesini zorlaştırabilir. Polipler ve submüköz miyomlar, embriyonun tutunacağı alanı işgal eden istenmeyen yapılardır. Rahim içi yapışıklıklar ise, genellikle daha önceki kürtaj veya enfeksiyonlara bağlı olarak rahim duvarlarının birbirine yapışmasıdır ve rahim boşluğunu daraltır. Rahim perdesi, rahmi ortadan ikiye bölen ve özellikle tekrarlayan düşüklere neden olabilen doğuştan gelen bir anomalidir. Kronik endometrit ise, belirti vermeyen sinsi bir rahim iltihabıdır ve rahmin bağışıklık sistemini sürekli aktif tutarak embriyonun reddedilmesine yol açabilir. Histeroskopi ile bu sorunların tamamı teşhis ve tedavi edilebilir.

Herkesin tüp bebek öncesi histeroskopi yaptırması gerekir mi?

Bu sorunun cevabı, modern tıbbın geldiği noktada oldukça nettir: Hayır. Tüp bebek tedavisine başlayacak her kadına rutin olarak histeroskopi yapılması yaklaşımı, güncel bilimsel kanıtlarla desteklenmemektedir. Özellikle ilk tüp bebek denemesini yapacak olan ve ultrasonografisi tamamen temiz görünen bir kadında, sadece “bakmış olmak için” histeroskopi yapmanın, canlı doğumla sonuçlanan gebelik oranlarını artırdığına dair güçlü bir kanıt bulunmamaktadır.

Bu konuda yapılan büyük ve güvenilir bilimsel çalışmalar bu hasta grubunda histeroskopi yapılanlarla yapılmayanlar arasında anlamlı bir başarı farkı olmadığını göstermiştir. Dolayısıyla “herkese standart olarak yapalım” yerine, “ihtiyacı olana yapalım” felsefesi çok daha doğrudur. Çünkü gereksiz yere yapılan her müdahale, kişiye ek bir maliyet, zaman kaybı ve endişe yükleyebilir. Hekim olarak görevimiz, hangi hastanın bu işlemden gerçekten fayda göreceğini doğru analiz etmek ve tedaviyi kişiye özel planlamaktır.

Peki, tüp bebek öncesi histeroskopi en çok kimlere fayda sağlar?

Histeroskopi herkese rutin olarak önerilmese de bazı hasta grupları için adeta bir dönüm noktası olabilir ve gebeliğe giden yoldaki en önemli engeli kaldırabilir. Bu işlemden en çok fayda görmesi beklenen durumlar:

  • Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıkları
  • Tekrarlayan gebelik kayıpları
  • Ultrason veya rahim filminde şüpheli bulgular
  • Açıklanamayan kısırlık durumları

Eğer bir hasta, kaliteli embriyolar transfer edilmesine rağmen iki veya daha fazla kez başarısız tüp bebek denemesi yaşamışsa, bu durumda şüpheler rahme yönelir. Bu histeroskopinin en gerekli olduğu durumların başında gelir. Çünkü bu hastalarda, gözden kaçan ve embriyonun tutunmasını engelleyen bir sorun bulma ihtimali oldukça yüksektir. Benzer şekilde tekrarlayan düşükleri olan veya daha önceki tetkiklerinde rahim içinde polip, miyom gibi şüpheli bir yapı saptanan hastalarda da histeroskopi, hem tanıyı kesinleştirmek hem de sorunu çözmek için en etkili yöntemdir.

Tüp bebek öncesi histeroskopiye alternatif rahim değerlendirme yöntemleri var mı?

Evet, histeroskopi rahmi değerlendirmede altın standart olsa da ilk aşamada kullanılan daha az müdahaleci başka yöntemler de mevcuttur:

  • Transvajinal ultrasonografi (TVS)
  • Sulu ultrason (Salin sonohisterografi – SIS)
  • Rahim filmi (Histerosalpingografi – HSG)
  • 3 boyutlu ultrasonografi (3D US)

Transvajinal ultrason, her jinekolojik muayenenin temel taşıdır ve rahim hakkında genel bir fikir verir. Rahim filmi (HSG) ise asıl olarak tüplerin açık olup olmadığını değerlendirmek için kullanılır, ancak rahim boşluğunun şekli hakkında da bilgi sunar. Bu yöntemler arasında histeroskopiye en çok yaklaşan, sulu ultrasondur (SIS). Rahim içine sıvı verilerek yapıldığı için, rahim içindeki polip veya miyom gibi yapıları standart ultrasondan çok daha net gösterir ve tanısal doğruluğu yüksektir.

Ancak bu alternatif yöntemlerin hiçbiri, histeroskopinin “tedavi etme” özelliğine sahip değildir. Örneğin sulu ultrasonda bir polip tespit edilirse, onu almak için yine de histeroskopiye ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla bu yöntemler birbirinin rakibi değil tamamlayıcısıdır. Genellikle ilk değerlendirme ultrason ve gerekirse sulu ultrason ile yapılır. Eğer bu tetkiklerde bir sorun saptanırsa veya tekrarlayan başarısızlıklar gibi özel bir durum varsa, o zaman devreye histeroskopi girer.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2nd Opinion
Phone
WhatsApp
WhatsApp
Phone
2nd Opinion