Tiroid ve TSH, tüp bebek tedavisinin başarısı için hayati bir rol oynar. Tiroid Uyarıcı Hormon (TSH) seviyeleri, doğrudan yumurtalık fonksiyonlarını, döllenme kapasitesini ve embriyonun rahim duvarına tutunma şansını etkiler. Çoğu zaman hiçbir belirti vermeyen, “gizli” tiroid dengesizlikleri bile, tüp bebek (IVF) denemelerinde gebelik oranlarını düşürebilir veya düşük riskini artırabilir. Bu nedenle tedavi sürecine başlamadan önce tiroid fonksiyonlarının ve TSH değerinin optimal bir aralıkta olması, sağlıklı bir gebeliğe ulaşmak için atılan en önemli adımlardan biridir.

dr.melih web foto TSH

Op. Dr. Ömer Melih Aygün
Kadın Doğum Uzmanı / Kıdemli Kısırlık Uzmanı

Türkiye Sağlık Bakanlığı’ndan sertifikalı infertilite uzmanı. 1997’den beri kadın hastalıkları ve doğum uzmanı. Özel tıpta yirmi yılı aşkın infertilite deneyimine sahip, tecrübeli infertilite uzmanı. 25 yıllık uluslararası iş deneyimi.

Son 9 yılda yaklaşık 15.000’den fazla yumurta toplama işlemi gerçekleştirdi.

İletişim ve problem çözme konusunda güçlü becerilere sahip, kendi kendini yöneten bir profesyonel. Fikir birliği oluşturma ve ekip çalışmasını teşvik etme konusunda iyi kişilerarası becerileri sahip.

Hakkımda İletişim

LoremipsumLoremipsumLoremipsumLoremipsumLoremipsumLoremipsumLoremipsumLoremipsum

Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

TSH nedir ve vücuttaki görevi nasıldır?

TSH, yani Tiroid Uyarıcı Hormon, beynimizin tabanında bulunan hipofiz bezi adı verilen küçük bir komuta merkezi tarafından üretilir. TSH’ı bir orkestra şefi olarak düşünebilirsiniz. Ana görevi, boynumuzda, kelebek şeklinde küçük bir organ olan tiroid bezine gidip ona “ne kadar çalışması gerektiğini” söylemektir.

Bu sistem, evinizdeki akıllı bir termostat gibi çalışır. Hipofiz bezi (termostat), tiroid bezinin (kombi) ne kadar hormon (ısı) üreteceğini ayarlar.

Vücut “üşüdüğünde” (yani kanda tiroid hormonu azaldığında), hipofiz bezi bunu algılar ve tiroid bezini daha çok çalıştırmak için TSH’ı (sinyali) yükseltir. Tiroid bezi bu emri alır ve T_4 ve T_3 adı verilen asıl metabolizma hormonlarını üretir.

Vücut “fazla ısındığında” (yani kanda çok fazla tiroid hormonu olduğunda), hipofiz bezi “Tamam, yeterince sıcak, durabilirsin” der ve TSH üretimini kısar.

Bu nedenle kan testlerinde her zaman ters bir ilişki görürüz:

  • Yüksek TSH: Tiroid bezinizin tembel (hipotiroidi) çalıştığını gösterir. Vücut, onu çalıştırmak için TSH sinyalini artırmak zorunda kalır.
  • Düşük TSH: Tiroid bezinizin aşırı aktif (hipertiroidi) çalıştığını gösterir. Vücut, onu yavaşlatmak için TSH sinyalini kapatır.

İşte bu yüzden TSH, tiroid fonksiyonlarını kontrol etmek için bakılan ilk ve en hassas testtir.

Tiroid hormonları doğurganlığı nasıl etkiler?

Tiroid hormonlarının vücuttaki her hücre üzerinde etkisi vardır, ancak üreme sistemi üzerinde hem dolaylı hem de doğrudan etkileri bulunur:

En bilinen dolaylı etki hipotiroidi (tiroid tembelliği) durumunda ortaya çıkar. Vücutta tiroid hormonu azaldığında, beyin bunu telafi etmek için hipofizi daha fazla uyarır. Bu uyarı, sadece TSH üretimini değil aynı zamanda “prolaktin” yani süt hormonu üretimini de artırır. Normalde sadece emzirme döneminde yüksek olması gereken prolaktin seviyesi, tiroid tembelliği nedeniyle yükseldiğinde (hiperprolaktinemi), beyinden yumurtalıkları uyarmak için salgılanan temel üreme hormonlarının (FSH ve LH) düzenini bozar. Bu durum yumurtlamanın düzensizleşmesine veya tamamen durmasına neden olarak kısırlığa yol açabilir.

Son yıllarda doğrudan etkilerin de olduğu anlaşıldı. Araştırmalar, hem yumurtalık hücrelerinde hem de rahim iç zarında (endometrium) TSH ve tiroid hormonlarını algılayan özel “alıcılar” (reseptörler) bulunduğunu gösterdi. Bu TSH’ın yumurtalık kalitesini veya rahim içinin embriyoyu kabul etme kapasitesini doğrudan etkileyebileceği anlamına gelir.

TSH “normal” değeri neden kişiden kişiye değişir?

İşte en kafa karıştırıcı kısım burasıdır. Laboratuvar sonuç kağıdınızda “normal” aralık genellikle 0.5 – 4.5 mIU/L (veya benzeri) olarak yazar. Ancak bu “normal” aralık, gebe kalmaya çalışmayan, 70 yaşındaki bir bireyi de kapsayan çok geniş bir aralıktır.

Üreme tıbbında bu aralıkları kullanamayız çünkü durum çok farklıdır. Bir TSH değerinin normal olup olmadığı birçok faktöre bağlıdır.

Bu faktörlerden bazıları şunlardır:

  • Yaş
  • Kullanılan laboratuvar yöntemi
  • Günün saati
  • Ve en önemlisi: Gebelik durumu

Gebe kalmaya çalışırken TSH hedefi neden 2.5 mIU/L olarak hedeflenir?

Bu 2.5 hedefinin iki ana nedeni vardır. Birincisi, büyük toplum çalışmaları, hiçbir tiroid sorunu olmayan sağlıklı, genç kadınların TSH ortalamasının 1.5 civarında olduğunu ve çoğunluğunun 2.5’in altında olduğunu göstermiştir. Bu durum laboratuvarların 4.5 olan üst sınırının, aslında farkında olmadan “gizli” tiroid tembelliği olan kişileri de içerdiği için yapay olarak yüksek olabileceği fikrini doğurdu.

İkinci ve daha önemli neden ise gebelik taklididir. Sağlıklı bir gebelik başladığında, bebekten salgılanan gebelik hormonu (hCG), TSH’a çok benzer bir yapıdadır. Bu hCG, tiroid bezini TSH gibi uyarır ve daha fazla tiroid hormonu üretmesini sağlar. Kanda artan bu tiroid hormonu, hipofiz bezine “TSH üretmene gerek yok” mesajı verir ve TSH doğal olarak baskılanır.

Bu nedenle sağlıklı bir gebeliğin ilk üç ayında TSH’ın 2.5’in altında olması beklenir. Tüp bebek tedavisinde de amacımız, vücudu gebeliğe en hazır hale getirmek olduğundan, TSH seviyesini baştan itibaren bu “ideal gebelik” aralığına, yani 2.5 mIU/L’nin altına çekmeyi hedefleriz.

Ancak bu 2.5 hedefi, herkes için geçerli sihirli bir eşik midir? TSH’ı 3.0 olan birini ilaçla 2.0’ye düşürmek gerçekten bir fayda sağlar mı? İşte bu tıptaki en büyük tartışma alanlarından biridir.

Ciddi tiroid bozuklukları (Hipertiroidi ve Hipotiroidi) tüp bebek tedavisini nasıl etkiler?

TSH’ın hafif yükselmeleri tartışmalı olsa da “aşikâr” (overt) yani tam gelişmiş tiroid hastalıkları konusunda hiçbir tartışma yoktur. Bu durumlar tüp bebek tedavisine başlamadan önce mutlaka düzeltilmelidir.

Aşikâr Hipotiroidi (TSH yüksek, T_4 düşük):

Tiroid bezinin belirgin şekilde tembel çalışması, doğurganlık için çok tehlikelidir. Sadece yumurtlama düzenini bozmakla kalmaz, aynı zamanda gebe kalınsa bile ciddi riskler taşır.

Tedavi edilmemiş aşikâr hipotiroidinin riskleri:

  • Düşük
  • Erken doğum
  • Preeklampsi (gebelik zehirlenmesi)
  • Bebekte zeka ve sinir sistemi gelişim geriliği

Bu nedenle bu durum teşhis edildiğinde mutlaka tiroid ilacı başlanır. TSH ve T_4 seviyeleri tamamen normale dönüp en az 4-6 hafta stabil hale geldikten sonra tüp bebek tedavisine güvenle başlanabilir.

Aşikâr Hipertiroidi (TSH düşük, T_4 yüksek):

Tiroid bezinin aşırı çalışması (“zehirli guatr” olarak da bilinir) da benzer şekilde tehlikelidir. Hem adet düzenini hem de yumurtlamayı bozar.

Tedavi edilmemiş aşikâr hipertiroidinin riskleri:

  • Düşük
  • Erken doğum
  • Fetal büyüme geriliği
  • Annede “Tiroid Fırtınası” (hayatı tehdit eden bir metabolik kriz)

Bu durum da (genellikle anti-tiroid ilaçlarla) kontrol altına alınmalı, tiroid fonksiyonları stabil hale gelmeli ve ancak bundan sonra tüp bebek tedavisi planlanmalıdır.

“Subklinik Hipotiroidi” (Gizli Tiroid) nedir ve tüp bebek için neden bu kadar tartışmalıdır?

Klinik uygulamada en sık karşılaştığımız ve en çok kafa karıştıran durum “subklinik hipotiroidi”dir (SCH).

Bu bir laboratuvar tanısıdır:

  • TSH: Yüksek (Genellikle 4.5’in üzerinde, ancak 10’un altında)
  • T_4 (Asıl hormon): Normal

Basitçe söylemek gerekirse, bu “erken evre” tiroid yetmezliğidir. Tiroid bezi hala yeterli hormonu üretebilmektedir, ancak bunu ancak hipofiz bezinin “daha yüksek sesle bağırması” (yani TSH’ı yükseltmesi) ile başarabilmektedir. Tiroid bezi “yorgun” ama henüz “bitkin” değildir.

Üreme çağındaki kadınların %4-8’inde görülen bu durumun doğurganlık ve tüp bebek sonuçları üzerindeki etkisi, bilimsel literatürün en çelişkili alanlarından biridir.

Yüksek-normal TSH (2.5-4.5 arası) yumurta veya embriyo kalitesini bozar mı?

TSH’ın tüp bebek sürecinin en başına, yani yumurta ve embriyo gelişimine etkisi konusunda kanıtlar ikiye bölünmüş durumdadır. Bazı çalışmalar TSH seviyeleri yükseldikçe yumurta kalitesinin veya döllenme oranlarının düştüğünü öne sürmüştür.

Ancak bu kanıtlar evrensel değildir. Çok sayıda büyük ölçekli çalışma, TSH seviyeleri ile tüp bebekte elde edilen yumurta sayısı, döllenme oranı veya embriyo kalitesi arasında hiçbir anlamlı ilişki bulamamıştır.

Bu kafa karışıklığı, muhtemelen TSH değerine tek başına bakmanın yanlış olmasından kaynaklanmaktadır. Resmin çok daha önemli bir parçası eksiktir.

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    TSH değeri yüksekse tüp bebekte gebelik şansı azalır mı?

    Asıl klinik tartışma, TSH’ın tüp bebek tedavisinin nihai sonuçları (gebelik, düşük, canlı doğum) üzerindeki etkisidir. Literatür bu konuda da keskin bir şekilde bölünmüştür.

    Bazı çalışmalar TSH > 2.5 mIU/L olan kadınlarda, özellikle de TSH 4.0’ı geçtiğinde, gebelik oranlarının düştüğünü ve düşük risklerinin arttığını bildirmiştir. Bu tür bulgular, tarihsel olarak tüm tüp bebek hastalarında TSH’ı 2.5’in altına çekme eğilimini desteklemiştir.

    Ancak son zamanlarda yapılan daha büyük ve daha iyi tasarlanmış çalışmalar bu paradigmaya meydan okumaktadır. Binlerce kadını içeren büyük bir çalışma özeti, tiroid antikorları negatif olan kadınlarda, TSH’ı < 2.5 olanlarla TSH’ı 2.5-4.5 arasında olanlar arasında klinik gebelik veya canlı doğum oranları açısından anlamlı bir fark bulamamıştır.

    Bu çığır açan bir bulgudur. Bize şunu söyler: Belki de asıl suçlu TSH’ın kendisi değil TSH’ın yükselmesine neden olan altta yatan “bağışıklık” sorunudur.

    TSH’dan Daha Önemli Bir Faktör: Tiroid Antikorları (TPOAb ve TgAb) nedir?

    Tüp bebek başarısını değerlendirirken, artık TSH değerinden çok “tiroid otoimmünitesi” (TAI) denilen duruma odaklanıyoruz. TAI, bağışıklık sisteminin “dost ateşi” açarak yanlışlıkla kendi tiroid bezine saldırması durumudur.

    Bu saldırı, kanda ölçebildiğimiz antikorlar yoluyla olur. Klinik olarak en önemli iki antikor şunlardır:

    • TPOAb (Anti-TPO): Tiroid hormonu üretiminde görev alan kilit bir enzime (tiroid peroksidaz) saldırır.
    • TgAb (Anti-Tiroglobulin): Tiroid hormonlarının ham maddesi olan tiroglobulin proteinine saldırır.

    Bu antikorların varlığı, Haşimoto (Hashimoto) tiroiditi olarak bilinen otoimmün tiroid hastalığının habercisidir.

    Kısırlık sorunu yaşayan kadınlarda bu tiroid antikorları neden daha yaygındır?

    TAI, genel kadın nüfusunun yaklaşık %10’unda görülürken, kısırlık sorunu yaşayan kadınlarda bu oran %19’lara kadar çıkabilmektedir. Bu ilişki özellikle “açıklanamayan kısırlık”, “polikistik over sendromu (PCOS)” ve “erken yumurtalık yetmezliği (POI)” olan kadın gruplarında daha da güçlüdür. Bu durum kısırlık ve otoimmünite arasında ortak bir altta yatan mekanizma olabileceğini düşündürmektedir.

    TSH normal olsa bile bu tiroid antikorları gebeliğe nasıl engel olabilir?

    İşte konunun en kritik noktası burasıdır. Bir kadının TSH’ı 2.0 (yani mükemmel) olabilir, ancak TPOAb antikorları pozitifse, bu durum yine de doğurganlığı olumsuz etkileyebilir. Buna “ötroid TAI” (normal fonksiyonlu otoimmünite) denir.

    Bu antikorların TSH normal olsa bile zarar verme yolları çeşitlidir:

    • Yumurtalığa doğrudan zarar verebilirler.
    • Yumurta kalitesinde bozulmaya yol açabilirler.
    • Vücutta genel bir bağışıklık dengesizliği yaratabilirler.
    • Bu dengesizlik rahmin embriyoyu kabul etmesini zorlaştırabilir.
    • “Azalmış tiroid rezervi” yaratabilirler.

    “Azalmış tiroid rezervi” teorisi çok önemlidir. TAI olan kadınların tiroid bezleri, “yaralı” bir askere benzer. Normal koşullar altında (TSH normaldir) görevini yapabilir, ancak artan bir talep veya stres altında hızla yetersiz kalabilir.

    Tüp bebek tedavisinde yumurtalıkları uyarmak için kullanılan yüksek doz östrojen veya gebeliğin kendisi, tiroid hormonuna olan ihtiyacı çarpıcı biçimde artırır. TAI nedeniyle tiroid rezervi azalmış olan bir kadın, bu artan talebi karşılayamayabilir ve tam da embriyonun tutunması veya erken fetal gelişim için kritik olan bir dönemde TSH’ı hızla yükselebilir ve gizli hipotiroidiye girebilir.

    Tüp bebek başarısı için TSH değerinden daha önemli olan antikorlar mı?

    Kanıtlar giderek bu yöne kaymaktadır. TSH seviyesinden bağımsız olarak tiroid otoantikorlarının varlığı, olumsuz üreme sonuçları için daha güçlü ve daha güvenilir bir belirteç olabilir.

    Bu klinik uygulama için temel bir ayrımdır. Aynı, normal TSH değeri olan (örneğin 2.0 mIU/L) iki kadının, üreme prognozları çok farklı olabilir:

    • TPOAb-negatif kadın: Tiroid açısından düşük riskli kabul edilebilir.
    • TPOAb-pozitif kadın: Normal TSH’ına rağmen, bağışıklık sistemi kaynaklı, bağımsız bir düşük ve potansiyel tüp bebek başarısızlığı riski taşır.

    Bu nedenle TSH’ı 3.5 olan antikor negatif bir kadından ziyade, TSH’ı 2.0 olan antikor pozitif bir kadın için daha fazla endişe duyulabilir.

    Tiroid antikorları (TPOAb) testi neden TSH kadar önemlidir?

    Çünkü TPOAb testi, TSH testinden aldığımız veriyi yorumlamamızı sağlayan “çevirmen” gibidir. TSH değerinin klinik anlamı, TPOAb’nin pozitif veya negatif olmasına göre tamamen değişir.

    İlk kısırlık değerlendirmesinin bir parçası olarak TSH ölçümünün yanı sıra TPOAb testinin de rutin olarak dahil edilmesi bu yüzden çok önemlidir. TAI’yi (antikor varlığını) belirlemek, daha doğru bir risk sınıflandırması ve hasta danışmanlığı sağlar.

    TSH ve antikor durumuna göre tedavi kararı nasıl verilir?

    Artık tüm parçaları birleştirebiliriz. Tedavi kararı bu iki değere (TSH ve TPOAb) göre verilir. Hastaları dört ana risk grubuna ayırabiliriz.

    • Grup 1: Düşük Risk
    • Grup 2: Yüksek Risk
    • Grup 3: Orta/Belirsiz Risk
    • Grup 4: Özel Risk Grubu (Normal TSH, Pozitif Antikor)

    Şimdi bu gruplarda yaklaşım nasıldır:

    • Grup 1 (Düşük Risk): TSH < 2.5 mIU/L VE TPOAb Negatif

    Bu ideal senaryodur. Tiroid fonksiyonları optimaldir ve altta yatan bir bağışıklık sorunu yoktur. Bu hastalar için herhangi bir tiroid tedavisine veya özel takibe gerek yoktur.

    • Grup 2 (Yüksek Risk): TSH > 4.5 mIU/L (TPOAb durumuna bakılmaksızın)

    Bu grup, “subklinik” (TSH 4.5-10 arası) veya “aşikâr” (TSH > 10 veya T_4 düşük) hipotiroidi hastalarını içerir. Burada kanıtlar nettir: Tedavi gereklidir. Tiroid ilacı (LT4) başlanır ve hedef, TSH’ı 2.5 mIU/L’nin altına düşürmek ve tüp bebek tedavisine başlamadan önce bu seviyede stabil hale getirmektir.

    • Grup 3 (Orta/Belirsiz Risk): TSH 2.5 – 4.5 mIU/L arası

    İşte bu en çok kafa karıştıran “gri alandır”. Bu gruptaki karar, tamamen TPOAb antikor durumuna bağlıdır.

    Alt Grup 3a (Bu aralıkta ve TPOAb POZİTİF): Tedaviye başlama eğilimi yüksektir. Bu hastaların, tüp bebek tedavisi veya gebelik stresi altında tiroid yetmezliğine (Grup 2’ye) ilerleme riski çok yüksektir. Kanıtlar net olmasa da bu yüksek risk nedeniyle, önlem olarak düşük doz LT4 tedavisi başlamak ve TSH’ı 2.5’in altına çekmek mantıklı bir stratejidir.

    Alt Grup 3b (Bu aralıkta ve TPOAb NEGATİF): En tartışmalı grup budur. Tedavinin fayda sağladığına dair kanıtlar çok zayıf ve çelişkilidir. Bu hastalarda “aşırı tedavi” yapma riski vardır. Karar bireyselleştirilmelidir. Eğer hastanın “açıklanamayan kısırlık” veya “tekrarlayan gebelik kaybı” gibi ek risk faktörleri varsa, tedavi denenebilir. Ancak rutin olarak TSH’ı 3.0 olan antikor negatif bir kadına ilaç başlanması önerilmemektedir.

    • Grup 4 (Özel Risk Grubu): TSH < 2.5 mIU/L (Normal) AMA TPOAb POZİTİF

    Bu grup, tedavideki modern yaklaşımı en iyi özetleyen gruptur. TSH’ları normal olduğu için bu hastalar “sağlıklı” görünürler, ancak antikorları nedeniyle “yüksek riskli”dirler.

    Bu hastalara rutin tiroid ilacı (LT4) başlamanın canlı doğum oranlarını artırdığına dair güçlü bir kanıt yoktur. Çünkü sorun hormonal (TSH) değil immünolojiktir (antikor). Hormon vermek, bağışıklık sisteminin saldırısını durdurmaz.

    Bu grupta temel strateji “tedavi değil tedbir” olmalıdır. Bu hastaların gebelik sırasında tiroid yetmezliğine girme riski çok yüksek olduğundan (“yaralı asker” teorisi), çok yakından izlenmeleri gerekir. TSH seviyeleri tüp bebek döngüsünden hemen önce ve gebelik doğrulanır doğrulanmaz kontrol edilmeli ve TSH’da 2.5’i aşan en ufak bir yükselme görülürse derhal ilaca başlanmalıdır.

    Tiroid ilacı tedavisi nasıl ayarlanır ve takip edilir?

    LT4 tedavisine başlandığında, tüp bebek döngüsünün başlangıcından önce terapötik hedefe (TSH < 2.5 mIU/L) ulaşmak için sistematik bir yaklaşım gerekir.

    Genellikle 25-50 mcg/gün gibi düşük bir başlangıç dozu seçilir. LT4 dozuna başladıktan veya dozu ayarladıktan sonra, kan seviyelerinin dengeye ulaşması için 4-6 hafta beklenmeli ve TSH yeniden kontrol edilmelidir.

    Hastanın yumurtalık uyarımına (ilaçlı tüp bebek tedavisi aşaması) başlamadan önce en az dört hafta boyunca stabil bir LT4 dozunda ve hedef TSH aralığında olması çok önemlidir.

    Tüp bebek tedavisiyle gebelik başladığında tiroid ilacı dozu neden artırılmalıdır?

    Bu hayati öneme sahip pratik bir bilgidir. Tüp bebek tedavisinden veya doğal yolla gebe kalmadan önce zaten tiroid ilacı (LT4) kullanan bir kadın için gebelik, tiroid bezine binen yükü anında artırır. Bebeğin gelişimi, özellikle de beyin gelişimi, ilk üç ayda tamamen annenin tiroid hormonlarına bağımlıdır.

    Bu artan talebi karşılamak için, TAI veya hipotiroidi nedeniyle tiroid rezervi zaten düşük olan kadınların dışarıdan aldıkları ilaç dozunu artırmaları gerekir.

    Gebelik başladığında yapılması gerekenler (sadece zaten LT4 kullananlar için):

    • Evde yapılan gebelik testini pozitif görür görmez
    • Doktor randevusunu veya yeni bir kan testi sonucunu beklemeden
    • Günlük ilaç dozunu hemen %25-30 oranında artırmak
    • (Bunun pratik yolu: Haftanın iki günü (örn. Pazartesi, Perşembe) normal dozun iki katını almak)
    • Bu değişikliği yaptıktan sonra derhal kliniğe haber vermek

    Bu proaktif doz artışı, gebeliğin en kritik ilk haftalarında TSH’ın tehlikeli seviyelere yükselmesini önler. Doz ayarlandıktan sonra, gebeliğin ilk yarısında TSH seviyesi her 4 haftada bir yakından izlenmelidir.

    Tiroid ve TSH yönetiminde ana mesaj nedir?

    Tüp bebek tedavisinde TSH’ın rolü karmaşıktır, ancak yaklaşım basitleştirilebilir. Ana mesaj, sadece laboratuvar kağıdındaki bir “sayıyı” (TSH değerini) tedavi etmekten kaçınmaktır. Tedavi edilmesi gereken “hastadır” ve hastanın durumu TSH değeri ile TPOAb antikor durumunun birleşiminden oluşur.

    TSH’ı 3.0 olan ancak antikorları negatif olan bir kadın, TSH’ı 2.0 olan ancak antikorları pozitif (Haşimoto) olan bir kadından çok daha düşük riskli olabilir.

    Doğru yaklaşım gereksiz tedaviden (aşırı medikalizasyon) kaçınmak, ancak yüksek riskli (özellikle TPOAb pozitif) hastalarda “uyanık” olmak ve gebelik başladığı anda proaktif davranmaktır. Bu dengeli ve kişiselleştirilmiş yaklaşım tiroidle ilgili sorunları en aza indirerek tüp bebek başarısına giden yolda en güvenli stratejiyi sunar.