HbA1c değeri, son üç aydaki ortalama kan şekeri seviyenizi gösteren bir kan testidir. Tüp bebek tedavisi planlamasında bu değer hayati bir rol oynar; çünkü kan şekerindeki uzun vadeli düzensizlikler, doğrudan yumurta kalitesini bozar, sperm DNA’sına hasar verir ve rahmin embriyoyu kabul etme kapasitesini azaltır. Kontrolsüz bir HbA1c seviyesi, embriyo gelişimini olumsuz etkileyerek tedavinin başarı şansını düşüren temel bir metabolik risk faktörüdür. Bu nedenle tedavi öncesi optimizasyonu gebelik şansını artırmak için kritik bir öneme sahiptir.

Op. Dr. Ömer Melih Aygün
Kadın Doğum Uzmanı / Kıdemli Kısırlık Uzmanı
Türkiye Sağlık Bakanlığı’ndan sertifikalı infertilite uzmanı. 1997’den beri kadın hastalıkları ve doğum uzmanı. Özel tıpta yirmi yılı aşkın infertilite deneyimine sahip, tecrübeli infertilite uzmanı. 25 yıllık uluslararası iş deneyimi.
Son 9 yılda yaklaşık 15.000’den fazla yumurta toplama işlemi gerçekleştirdi.
İletişim ve problem çözme konusunda güçlü becerilere sahip, kendi kendini yöneten bir profesyonel. Fikir birliği oluşturma ve ekip çalışmasını teşvik etme konusunda iyi kişilerarası becerileri sahip.
Hakkımda İletişimHbA1c Nedir ve Neden ‘Üç Aylık Şeker’ Olarak Bilinir?
Tüp bebek tedavisine başlamadan önce istediğimiz temel testlerden biri olan HbA1c, vücudunuzun son iki ila üç ay boyunca kan şekerini (glukoz) ortalama olarak nasıl yönettiğini gösteren özel bir kan testidir.
Peki, bu testi parmak ucundan ölçtürdüğünüz anlık kan şekerinden ayıran nedir? Şöyle düşünün: Anlık açlık kan şekeri testi, o anın “fotoğrafını” çeker. O sabah ne yediğinizden, ne kadar stresli olduğunuza veya bir gece önce uykusuz kalıp kalmadığınıza kadar birçok şeyden anında etkilenebilir.
Oysa HbA1c, bir fotoğraf değil son üç ayınızın “videosudur”.
Kanımızda dolaşan kırmızı kan hücrelerinin (alyuvarlar) içinde “hemoglobin” adı verilen ve oksijen taşıyan bir protein bulunur. Kan dolaşımınızdaki şeker (glukoz) ne kadar yüksekse, bu şekerin o kadar fazlası hemoglobin proteinine “yapışır”. Bu yapışma kalıcıdır ve hücrenin ömrü boyunca orada kalır.
Kırmızı kan hücrelerimizin ortalama ömrü yaklaşık 90 ila 120 gün, yani kabaca üç aydır. Bu sürenin sonunda bu hücreler yenilenir. Dolayısıyla HbA1c testi, kanınızdaki “şekerlenmiş” hemoglobin oranına bakarak, bu üç aylık süre zarfındaki ortalama kan şekeri seviyenizi bize net bir şekilde gösterir. Gece yarısı yediğiniz tatlının, stresli bir toplantının veya egzersiz sonrası düşen şekerinizin geçici etkilerini değil vücudunuzun son üç aydır içinde bulunduğu genel metabolik ortamı ortaya koyar.
Tüp Bebek Tedavisinde HbA1c Değeri Neden Bu Kadar Önemlidir?
HbA1c testinin üç aylık bir süreci göstermesi, tüp bebek tedavisi için tesadüfi bir önem taşımaz. Bu zamanlama, kadın üreme biyolojisiyle birebir örtüşür.
Bir kadının o ayki tüp bebek tedavisinde topladığımız yumurtaları, o sabah oluşmuş yapılar değildir. Bu yumurtalar, “folikül” adını verdiğimiz keseciklerin içinde, son üç ay boyunca olgunlaşmaktadır.
Bu şu anlama gelir: Yumurtanızın kalitesi, son üç ay boyunca maruz kaldığı “metabolik banyo” tarafından belirlenir. Eğer bu üç aylık dönemde vücudunuz sürekli yüksek şekerle mücadele ettiyse (yani HbA1c’niz yüksekse), yumurtalarınız da bu “şekerli” ve sağlıksız ortamda olgunlaşmaya çalışmış demektir.
Yüksek HbA1c, vücudun kronik bir yüksek şeker ortamında yaşadığını gösterir. Bu durum bir nevi sistemik bir “yangı” hali yaratır ve gebelik için gereken en temel biyolojik süreçlere (yumurta kalitesi, rahim içi ortam ve sperm sağlığı) ciddi zararlar verebilir.
HbA1c Test Sonuçları Doğurganlık Açısından Nasıl Yorumlanmalı?
HbA1c değerlerini anlamak, doğurganlık sağlığınız açısından nerede durduğunuzu bilmenizi sağlar. Uluslararası sağlık kuruluşları tarafından belirlenen standart kategoriler şöyledir.
- %5.7’nin altı: Normal kan şekeri seviyesi
- %5.7 ile %6.4 arası: Prediyabet (Gizli Şeker)
- %6.5 ve üzeri: Diyabet (Şeker Hastalığı)
Bu rakamların tüp bebek tedavisi için tercümesi ise şöyledir:
- Normal (%5.7 altı): Bu tedaviye başlamak için ideal metabolik ortamdır. Vücudunuzun şekeri etkili bir şekilde yönettiğini gösterir. Ancak %5.4-5.6 gibi “yüksek normal” aralıktaki değerler bile, gebelik sırasında bazı risklerin (örneğin gebelik şekeri) habercisi olabilir ve yaşam tarzı danışmanlığı gerektirebilir.
- Prediyabet (Gizli Şeker) (%5.7 – %6.4): Bu bir “sarı ışık” uyarısıdır. Vücudunuzun şekerle başı dertte demektir, ancak henüz tam bir diyabet gelişmemiştir. Bu aralık, gebelik için “optimal olmayan” bir ortamı işaret eder. Yumurta kalitesi, rahim içi tutunma ve embriyo gelişimi üzerinde olumsuz etkiler baş göstermeye başlamış olabilir. Bu durumda doğrudan tedaviye başlamak yerine, yaşam tarzı değişiklikleri ve gerekirse ilaç tedavisi ile bu değeri düşürmek için zaman ayırmak, başarı şansını ciddi şekilde artırır.
- Diyabet (%6.5 ve üzeri): Bu net bir “kırmızı ışıktır”. Bu seviyeler, hem doğurganlık tedavisi hem de gebelik için yüksek riskli bir durumu gösterir. Yüksek HbA1c ile elde edilen gebeliklerde düşük riski (%30-60’lara varan oranlarda) ve bebekte doğuştan anomali (özellikle kalp ve sinir sistemiyle ilgili) riski önemli ölçüde artar. Bu durumda bir endokrinoloji uzmanı ile birlikte çalışarak kan şekeri kontrolü optimize edilene kadar tüp bebek tedavisinin ertelenmesi, en güvenli ve doğru yaklaşımdır.
HbA1c Testi Her Zaman Güvenilir Bir Rehber midir?
HbA1c harika bir araç olsa da her test gibi onun da sınırlamaları vardır. Testin doğruluğu, kırmızı kan hücrelerinizin normal bir ömre ve yapıya sahip olmasına bağlıdır.
Örneğin bazı durumlar HbA1c sonucunu yapay olarak etkileyebilir.
- Demir eksikliği anemisi (Yapay olarak yükseltebilir)
- Talasemi (Akdeniz anemisi) taşıyıcılığı (Yapay olarak düşük gösterebilir)
- Ciddi böbrek veya karaciğer hastalıkları
- Bazı kan yıkımı durumları (Hemolitik anemi)
Ancak doğurganlık açısından en önemli sınırlama, HbA1c’nin “Oral Glukoz Tolerans Testi” (OGTT) yani şeker yükleme testi ile her zaman uyumlu olmamasıdır. Bazen bir hastanın HbA1c değeri %5.7’nin altında, yani “normal” görünebilir. Ancak bu hasta, yemeklerden sonra kan şekerinde ciddi ve zararlı yükselmeler (ani pikler) yaşıyor olabilir. HbA1c bir ortalama aldığı için bu ani pikleri “gözden kaçırabilir” veya maskeleyebilir.
İşte bu yüzden özellikle “açıklanamayan kısırlık” veya “tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı” yaşayan çiftlerde, HbA1c normal çıksa bile bir adım ileri gidip şeker yükleme testi (OGTT) istemek gerekebilir. Bu test, vücudun şekere verdiği dinamik tepkiyi ölçer ve HbA1c’nin gizlediği bu “tokluk şekeri” bozukluklarını ortaya çıkarabilir. Bu gizli bozukluk, embriyonun neden tutunamadığının veya kalitesiz embriyo gelişiminin arkasındaki eksik parça olabilir.
Yüksek Şeker Yumurta Kalitesini ve Embriyo Gelişimini Nasıl Bozar?
Tüp bebek tedavisinin başarısı, büyük ölçüde embriyonun kalitesine, bu da doğrudan yumurtanın kalitesine bağlıdır. Yüksek kan şekeri, yumurta kalitesini hücresel düzeyde, adeta bir “paslanma” süreciyle bozar.
Bu hasarın temel mekanizması oksidatif strestir. Yüksek şeker, vücutta “serbest radikaller” adı verilen zararlı moleküllerin aşırı üretimine yol açar. Bunları, metalin paslanmasına neden olan moleküller gibi düşünebilirsiniz. Yumurta hücresi, bu “paslanmaya” karşı özellikle hassastır. Bu stres, yumurtanın DNA’sına zarar verir, genetik hatalara (anöploidi) yol açabilir.
Daha da önemlisi, yumurtanın “enerji santralleri” olan mitokondrilerini bozar. Yumurta, döllenme ve ardından hızla bölünerek bir embriyo oluşturmak için muazzam miktarda enerjiye (ATP) ihtiyaç duyar. Bu enerjiyi mitokondrileri üretir. Yüksek şeker ortamında hasar gören mitokondriler, yani enerji santralleri, iflas eder. Enerjisiz kalan yumurta, olgunlaşma sürecini tamamlayamaz, döllense bile bölünmeye devam edemez ve embriyo gelişimi durur.
Laboratuvarda bu durumu şöyle gözlemleriz: Yüksek HbA1c’si olan bir hastadan çok sayıda yumurta toplasak bile, bu yumurtaların daha azı olgun çıkar, döllenenlerin daha azı 5. güne (blastokist aşaması) ulaşır ve sonuç olarak elimizde transfer edebileceğimiz veya dondurabileceğimiz kaliteli embriyo sayısı çok daha az olur.
Rahim Duvarı (Endometrium) Yüksek Şekerden Nasıl Etkilenir?
Başarılı bir gebelik için iki şey gerekir: kaliteli bir “tohum” (embriyo) ve verimli bir “toprak” (endometrium, yani rahim iç duvarı). Yüksek HbA1c seviyeleri, maalesef toprağı da bozar.
Rahim iç duvarı, embriyonun tutunacağı o kritik “implantasyon penceresi” sırasında son derece aktif bir metabolik organdır. Embriyonun hem tutunması hem de ilk beslenmesi için kusursuz bir şekilde ayarlanmış bir glukoz (şeker) yönetimine ihtiyacı vardır:
Kronik yüksek şeker, bu hassas dengeyi iki temel yolla bozar:
- İltihaplanma ve “Karamelize Olma”: Fazla şeker, vücuttaki proteinlere yapışarak “AGE” (İleri Glikasyon Son Ürünleri) adı verilen zararlı bileşikler oluşturur. Bu şekerin dokuları adeta “karamelize etmesi” gibidir. Bu zararlı AGE’ler rahim duvarında birikir, kronik bir iltihaplanma (enflamasyon) ve oksidatif stres başlatır. Bu durum rahim duvarının yapısını bozar ve onu embriyo için “düşmanca” bir ortama dönüştürür.
- Tutunma Mekanizmalarının Bozulması: Embriyonun rahme yapışabilmesi için, rahim duvarı hücrelerinin özel bir dönüşümden geçmesi gerekir. Yüksek şeker seviyelerinin, bu hayati dönüşümü engellediği ve hücrelerin embriyoyu “kabul etme” sinyallerini bozduğu gösterilmiştir.
Kısacası yüksek HbA1c, rahmi metabolik olarak “hasta” bir hale getirir. En kaliteli, genetiği normal bir embriyoyu bile transfer etseniz, bu elverişsiz “toprağa” tutunma şansı önemli ölçüde azalır. Bu durum tekrarlayan tutunma başarısızlıklarının ve erken düşüklerin en önemli nedenlerinden biridir.
Erkek Faktöründe HbA1c’nin Rolü Nedir?
Kısırlık, asla tek bir cinsiyetin sorunu değildir ve çiftin ortak bir değerlendirmesini gerektirir. Erkek partnerin metabolik sağlığı, en az kadın partnerinki kadar kritik öneme sahiptir. Yüksek HbA1c’nin erkek üreme fonksiyonları üzerinde de yıkıcı etkileri vardır:
Yüksek şeker seviyeleri, sperm parametrelerinde düşüşe neden olur. Diyabeti veya kontrolsüz kan şekeri olan erkeklerde şunlar daha sık görülür.
- Daha düşük sperm sayısı (konsantrasyon)
- Daha az ileri hareketli sperm (motilite)
- Daha fazla anormal şekilli sperm (morfoloji)
Bunun nedeni basittir: Spermin yumurtaya ulaşmak için “yüzmesi” gerekir ve bu yüzme eylemi için gereken enerjinin ana yakıtı şekerdir. Vücudun genel şeker metabolizması bozulduğunda, spermin bu yakıt sistemi de bozulur.
Ancak asıl tehlike, bu fonksiyonel parametrelerden daha derindedir: Sperm DNA Hasarı.
Spermi, babanın genetik bilgisini taşıyan bir “valiz” olarak düşünün. Yüksek kan şekerinin neden olduğu kronik oksidatif stres (paslanma), testis ortamını da etkiler. Bu paslanma, sperm üretimi sırasında o genetik “valizin” içindeki “giysilere” (DNA’ya) zarar verir. Bu duruma sperm DNA fragmantasyonu (parçalanması) diyoruz.
Günümüz tüp bebek teknolojisinde, hareket etmeyen bir spermi bile alıp mikroenjeksiyon (ICSI) yöntemiyle yumurtanın içine enjekte edebiliriz. Yani spermin yüzme sorununu (motilite) aşabiliriz. Ancak ICSI, spermin içindeki o parçalanmış DNA’yı tamir edemez.
Hasarlı DNA taşıyan bir spermle döllenen yumurta, ya hiç döllenmez, ya döllense bile embriyo gelişimi erken aşamalarda durur, ya da rahme tutunamaz ve gebelik düşükle sonuçlanır. Eğer erkek partnerin metabolik sağlığı (HbA1c’si) kontrol edilmezse tekrarlayan IVF başarısızlıkları veya düşükler, “yumurta kalitesi” veya “açıklanamayan” faktörler olarak yanlış sınıflandırılabilir.
Yüksek HbA1c, Gebelik Elde Edildikten Sonra Risk Yaratır mı?
Evet, hem de çok ciddi riskler yaratır. Bir doğurganlık uzmanının sorumluluğu, sadece gebeliği başlatmakla bitmez; o gebeliğin sağlıklı devam etmesini sağlamak için riskleri yönetmeyi de içerir. Gebelik öncesi dönemdeki HbA1c seviyeniz, tüm gebelik yolculuğunuzun nasıl geçeceğinin de bir habercisidir.
Yüksek HbA1c seviyeleri, gebelik elde edildikten sonra şu ciddi risklerle güçlü bir şekilde ilişkilidir.
- Bebekte ciddi doğuştan anomaliler (özellikle kalp ve sinir sistemi)
- Preeklampsi (Gebelik zehirlenmesi)
- Erken doğum
- Makrozomi (Bebeğin normalden çok daha iri doğması)
- Gestasyonel diyabet (Gebelik şekeri)
Buradaki kritik nokta, bu risklerin sadece diyabet hastaları (%6.5 ve üzeri) için geçerli olmamasıdır. Çalışmalar HbA1c değeri “yüksek normal” (örneğin %5.5 veya %5.7’nin üzeri) olan kadınlarda bile bu komplikasyon risklerinin arttığını göstermektedir. Bu tedaviye başlamadan önce HbA1c’yi optimize etmenin, sadece tüp bebek şansınızı artırmakla kalmayıp, aynı zamanda gelecekteki bebeğiniz ve sizin için de hayati bir “koruyucu hekimlik” uygulaması olduğu anlamına gelir.
HbA1c’yi Optimize Etmek İçin Tüp Bebek Öncesi Yol Haritası Nedir?
Kan şekerinin doğurganlık üzerindeki bu derin etkileri göz önüne alındığında, modern bir tüp bebek yaklaşımı, “önce metabolizmayı düzelt, sonra tedaviye başla” ilkesine dayanmalıdır. Bu bir gecikme değil başarıya giden yolu kısaltan stratejik bir yatırımdır.
İlk adım, sorunu tespit etmektir. Güncel yaklaşım tüp bebek tedavisi düşünen herkese (hem kadın hem de erkek partnere) HbA1c taraması yapılması yönündedir.
Peki, hedef ne olmalı? Uluslararası kılavuzlar, gebelik planlayan diyabetli kadınlar için HbA1c hedefinin ideal olarak %6.5’in altı olması gerektiğini belirtir. Ancak doğurganlık tedavisi gibi yüksek başarı hedeflediğimiz bir alanda, çıtayı daha da yükseltmek ve ideal olarak %6.0’nın altına, yani normal aralığa inmeyi hedeflemek en akıllıca yaklaşımdır.
HbA1c değeri %5.7’nin üzerinde olan herhangi bir hasta için, IVF döngüsünü başlatmadan önce bu değeri düşürmek için bir “Tedavi Öncesi Optimizasyon Aşaması” başlatılır. Bu süreç genellikle üç ila altı ay sürer. Bu süre, hem yaşam tarzı değişikliklerinin oturması hem de (en önemlisi) yeni bir yumurta grubunun bu sağlıklı metabolik ortamda olgunlaşması için gereken biyolojik süredir.
HbA1c’yi Düşürmek İçin Hangi Yaşam Tarzı Değişiklikleri Önemlidir?
Yüksek HbA1c’yi düşürmenin temel tedavisi ilaçlardan önce gelir. Diyet, egzersiz ve davranışsal sağlık, sadece “tavsiye” değil güçlü “tıbbi tedavilerdir”. Bu müdahaleler, vücudunuzun insüline duyarlılığını doğrudan etkiler.
Beslenmedeki amaç kan şekerinde ani dalgalanmalardan kaçınmaktır. Bu şekeri tamamen kesmek değil “akıllıca” yönetmektir. Öncelik vermeniz gerekenler:
- Kompleks karbonhidratlar (tam tahıllar, baklagiller, kinoa)
- Bol lifli gıdalar (taze sebzeler)
- Yağsız proteinler (balık, tavuk, hindi)
- Sağlıklı yağlar (zeytinyağı, avokado, ceviz)
Uzak durulması veya sınırlandırılması gerekenler ise şunlardır:
- Basit şekerler (şekerli içecekler, tatlılar, şuruplar)
- Rafine karbonhidratlar (beyaz ekmek, beyaz pirinç, makarna)
- İşlenmiş paketli gıdalar
- Kızartmalar ve trans yağlar
Egzersiz, kasların insüline verdiği yanıtı artıran en güçlü araçtır. Egzersiz sırasında ve sonrasında kaslarınız, insüline ihtiyaç duymadan kandaki şekeri “emer” ve enerji olarak kullanır. Bu da ortalama kan şekerinizi düşürür. Hedefleriniz şunlar olabilir:
- Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta aerobik aktivite
- Tempolu yürüyüş
- Yüzme
- Bisiklete binme
- Hafif direnç (ağırlık) egzersizleri
Kronik stres, “kortizol” hormonunu yükseltir. Kortizol, insülinin tam tersi çalışarak kan şekerini yükseltir ve insülin direncini artırır. Kısırlık tedavisi zaten başlı başına stresli bir süreçtir. Bu stresi yönetmek, metabolik sağlığınız için de şarttır. Şunları deneyebilirsiniz:
- Yeterli ve kaliteli uyku (gecede 7-8 saat)
- Mindfulness (Farkındalık)
- Meditasyon
- Yoga
- Derin nefes egzersizleri
HbA1c İçin Her Zaman İlaç (Metformin) Gerekir mi?
Bazen, özellikle HbA1c seviyeleri yüksek olan veya Polikistik Over Sendromu (PCOS) bulunan hastalarda, yaşam tarzı değişiklikleri tek başına hedef değere ulaşmak için yeterli olmaz veya çok uzun zaman alır. Bu noktada farmakolojik, yani ilaç desteği devreye girer.
Bu alanda ilk tercih edilen, en güvenli ve en çok çalışılmış ilaç metformindir. Metformin, karaciğerin gereksiz yere şeker üretmesini engeller ve kasların insüline duyarlılığını artırır. Sadece kan şekerini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda doğurganlık tedavisinde ek faydalar sağlar:
- PCOS’lu kadınlarda yumurtlamayı düzenlemeye yardımcı olur.
- Yüksek yumurtalık rezervi olan hastalarda OHSS (ovaryan hiperstimülasyon sendromu) riskini azalttığına dair güçlü kanıtlar vardır:
- Özellikle PCOS’lu kadınlarda düşük riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
- Metformin, gebelik öncesi ve gebelik sırasında kullanımı güvenli kabul edilen ilaçlardan biridir.
Ayrıca bu optimizasyon aşamasında, hastanın kullandığı tüm ilaçların gözden geçirilmesi hayati önem taşır. Örneğin yüksek tansiyon veya kolesterol için kullanılan bazı ilaçların (Statinler, ACE inhibitörleri gibi) gebelik öncesinde kesilmesi ve gebelikte güvenli alternatiflerle değiştirilmesi gerekir.
Neden HbA1c’yi Optimize Etmek Bir ‘Zaman Kaybı’ Değildir?
Yüksek bir HbA1c değeri bulmak, “şekerinizi kontrol edin” demekten ibaret değildir. Bu “Tedavi Öncesi Optimizasyon Aşaması” adını verdiğimiz özel, disiplinli bir bakım sürecinin başlaması gerektiği anlamına gelir.
Bu yaklaşım başarısız bir tüp bebek döngüsünden sonra “neden olmadı?” diye düşünmek yerine, en baştan bilinen en büyük risk faktörlerinden birini ortadan kaldırmayı hedefler.
Tüp bebek tedavisine başlamadan önce HbA1c’yi ideal seviyelere getirmek için 3-6 ay ayırmak, bir “zaman kaybı” veya “tedavinin ertelenmesi” değil tam tersine, başarıya ve sağlıklı bir gebeliğe ulaşmak için yapılan en temel ve en akıllıca yatırımdır. Bu hem “tohumu” (yumurta ve sperm) hem de “toprağı” (rahim duvarı) en verimli hale getirmek için atılan, sağlıklı bir çocuğa giden yolculuğun ilk ve en kritik adımıdır.
