Tüp bebek tedavisi, bir yıllık bir süre içerisinde korunmasız bir şekilde cinsel ilişki yaşamalarına rağmen çocuk sahibi olamayan ailelere uygulanan bir üreme tedavisidir. Tüp bebek tedavisinde amaç çeşitli nedenlerle oluşabilecek kısırlık sorununun çözümünü sağlamak ve alternatif yollarla çiftin bebek sahibi olabilmesini sağlamaktır. Bu amaçla çeşitli yöntemler ve ek tedaviler uygulanmaktadır.
Tüp bebek tedavisi günümüzde yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu sebeple hemen hemen herkesin hayatında bir kere duyduğu veya çevresinde görebileceği tedavilerden birisidir. Bu denli bilinen bir tedavi olması sebebiyle gerek halk arasında gerekse tedaviye ulaşmak isteyen bireylerin birçok soru işareti olabilmektedir.
Tedavinin hassas bir süreç gerektirmesi ve aşamalı olarak uygulanması sebebiyle tüp bebek tedavisi ile ilgili detaylı bilgi sahibi olunması oldukça önemlidir. İlk olarak İngiltere’de ortaya çıkan bir tedavi olan tüp bebek tedavisi modern tıp teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla dünya çapında uygulanmaya başlanmıştır.
Tedavi, her aşaması önemli ve kritik birçok süreçten oluşur. Öncelikle kısırlık sorunu yaşayan ve tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmayı düşünen çiftlerin bu alanda deneyimli doktorlara ve kliniklere başvurması gerekmektedir. Tüp bebek tedavisi süreci öncelikle bu kişilerin çeşitli testlere tabi tutulmasıyla başlamaktadır.
Yapılan bu testlerle tedavi süreci öncesinde önemli veriler elde edilirken aynı zamanda kişilerin tedavi için uygun olup olmadıkları belirlenebilmektedir. Bu aşamanın ardından tedavi sürecinin başladığı zaman diliminde anne adayına ilaç tedavisi uygulanabilir. Bu ilaçlar kişinin üreme sistemini etkileyerek hormonal olarak yumurtalıkların uyarılması sonucu daha fazla üreme hücreleri oluşturmasını sağlamaktadır.
Düzenli olarak kullanılması gereken bu ilaçların kişiye bilinen kalıcı bir zararı bulunmamaktadır. İlaçlar, kişilerin üreme hücrelerinin toplanmasına kadar olan süreçte düzenli olarak uygulanır. Hormon seviyesini arttıran bu ilaçların kullanımının kesilmesi ardından vücudun hormon düzeyi hızlı bir şekilde normale dönebilmektedir.
Tüp bebek tedavisi ile bebek sahibi olan birçok aile bulunmaktadır. Modern tıp teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte birçok tedavi yönteminde gelişmeler yaşandığı gibi tüp bebek tedavisinin de başarı şansı oldukça artmıştır. Kalıtsal bir sorun yaşamayan ve tedavinin başarı şansını sıfıra indirecek herhangi bir etkeni bulunmayan kişiler için umut niteliği taşımaktadır.
Tüp bebek tedavisinde anne adayından toplanan yumurta hücreleri ve baba adayından toplanan sperm hücreleri bu tedaviye özel bir teknik ile birleştirilerek embriyolar elde edilir. Elde edilen bu embriyolardan nitelikli gelişim gösteren embriyo sonraki aşamada tüp bebek yöntemleri ile anne adayının rahmine transfer edilmektedir. Bu sürece embriyo transferi adı verilir ve tedavinin kilit noktalarından birisidir.
Tedavinin genel amacı, uygulanan çeşitli yöntemlerle anne adayının sağlıklı bir şekilde gebelik süreci geçirebilmesi ve ardından ailenin bebeklerini kucaklarına alabilmelerini sağlamaktır. Bu amaçla birçok ek tedavi de tüp bebek sürecinde uygulanabilir.
Tüp bebek tedavisini araştıran kişiler arasında yaygın olarak bulunan bazı soru işaretleri mevcuttur. Bunlardan birisi ise tüp bebek ikiz olma ihtimali nedir sorusudur. Tüp bebek tedavisinde anne adayının yumurtaları ve baba adayının spermlerinin birleştirilmesi ve sürecin bu şekilde ilerletilmesi nedeniyle aslında doğal gebelik oluşturulması hedeflenmektedir. Oluşturulan bu gebelik belirli noktalarda doğal gebelikten ayrılsa da sürecin önemli bir kısmı aynı şekilde gelişmektedir.
Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalar göstermektedir ki tüp bebek tedavisinde ikiz çocuk sahibi olabilme ihtimali normal gebelikten daha fazladır. Tüp bebek tedavisinde ikiz gebelik ihtimali %10 civarında olabilirken doğal yollarla oluşan gebelikte ise ikiz çocuk sahibi olabilme olasılığı ortalama %1 civarında seyretmektedir.
Halk arasında tüp bebek sonrası çoğul gebelik oranının yüksek olduğu kanısı aslında bu tedavinin uygulanmaya başladığı ilk yıllarda transfer edilen embriyo sayısının kısıtlanmamış olmasıdır. Ancak, 2010 yılında yayınlanan genelge sonrası bu konuda kadın yaşı belirleyici faktör olmuştur: 35 yaş altındaki anne adaylarına bir embriyo transfer edilebilirken 35 yaş üstündeki veya 35 yaşın altında ve iki başarısız denemesi olan anne adaylarına en fazla iki embriyo yerleştirilebilmektedir. Bu sınırlamaların amacı gebelik yaşanması durumunda oluşabilecek çoğul gebelik risklerini en aza indirmek ve bunu yaparken tedavinin başarı şansını da düşürmemektir.
“Bu sayfada yer alan ifadeler bağlayıcı ve tedavi maksadıyla kullanılmaya uygun değildir. Sağlık sorununuzun tedavisi için kendinize en uygun tedavinin geliştirilmesi için sağlık kuruluşlarından ve uzman hekimlerden bilgi alınız”