Türkiye’de ilk tüp bebek uygulaması 1989 yılında başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu gelişme, ülkemizde yardımcı üreme tekniklerinin yaygınlaşmasının önünü açmıştır.

İlk tüp bebek uygulamaları, sınırlı sayıda merkezde yapılırken zamanla teknikler gelişmiş ve başarı oranları artmıştır.

Günümüzde tüp bebek tedavisi, gelişmiş laboratuvar koşulları ve modern ilaç protokolleri ile çok daha güvenli ve etkili hale gelmiştir.

Türkiye, tüp bebek tedavisinde uluslararası düzeyde tanınan merkezlere sahip olup, birçok ülkeden hasta kabul etmektedir.

Türkiye’de İlk Tüp Bebek Ne Zaman Yapıldı?

Robert G. Edward’ın temellerini attığı tüp bebek tedavisinin başarılı olduğu ilk olgu 1978 yılında İngiltere’de görülmüştür. İlk tüp bebek tedavisinin Türkiye’de tarihsel yolculuğu 1988 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünde başladı. Prof. Dr. Refik Çapanoğlu ve Prof. Dr. Erol Tavmergen ’in çalışmaları ile Türkiye’de ilk tüp bebek merkezi 1988 de açıldı.

Birçok kadının doğal yollarla bebek sahibi olamadığı durumda uygulanan tüp bebek yöntemi, bebek özlemi çeken kadınlara umut ışığı oldu. Türkiye’deki ilk tüp bebek uygulaması, 18 Nisan 1989’da 33 yıl önce Ege Üniversitesi Aile Planlaması İnfertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde gerçekleştirildi ve Türkiye’nin ilk tüp bebeği Ece Cokar dünyaya gözlerini açtı. Tüp bebek merkezi sayesinde 33 yıl boyunca 20 bini aşkın tüp bebek dünyaya geldi.

Gülizar Özden Türk ve Atilla Çokar çifti evliliklerinin 9. Yılında tüp bebeğe karar verdi. Gülizar Özden Türk, 32 yaşında anne olmanın mutluluğu yaşadı.  Türkiye’nin ilk tüp bebeği Ece Cokar şuan 33 yaşında ve hayatına çok sağlıklı ve başarılı bir şekilde devam ediyor.  Ece Çokar, annesinin mesleğini seçerek Harvard’da hukuk eğitimi görmüştür. Şu an annesiyle birlikte İstanbul’daki hukuk bürolarında çalışıyor ve yurt dışı bağlantılı dergilerde yazılar yazıyor.

Şimdi Türkiye’de birçok ilde tüp bebek merkezleri hizmet vermektedir. O dönemin teknolojisi ile şimdinin teknolojisi arasında çok fark vardır. Teknoloji sayesinde birçok parametreyi değerlendirdikten sonra başarılı sonuçlar almak mümkün hale gelmiştir. Ege Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi şu an da Türkiye’de en yoğun çalışan tüp bebek merkezidir. Prof. Dr. Erol Tavmergen o dönemde büyük sorunlar yaşadıklarını belirtmekte: “Teknik altyapı yetersizdi. Laboratuvar malzemelerini edinmekte güçlük çektiğimiz bir dönemdi.

Vajinal ultrason bile Türkiye’ye yeni yeni geliyordu. El bagajımızda yurt dışından malzeme getiriyorduk, getiremediğimiz zamanlar pilotlardan ve hosteslerden getirmelerini rica ediyorduk. Çünkü bu malzemeler ithal edilemiyordu. Yumurtlama tedavisinde kullanılan ilaçlar az miktarda bulunmaktaydı.’’ Türkiye’nin ilk tüp bebek merkezi 23 Haziran 1988 yılında açıldı. Tavmergen, bu konu üzerinde çalışmalara ilk olarak 1985’de fareler üzerinde başladıklarını ve 4 bini geçkin fare yumurtası üzerinde çalıştıklarını belirtmekte.

Günümüzde yurt dışındaki gelişmiş olan  merkezlerdeki imkânları kullandıklarını belirten Tavmergen, ‘’İlk yedi uygulamadan ikisi doğum ile sonuçlanmıştır. O dönemde dünyada başarı oranı yüzde 15 idi. Bugün baktığımızda ise 35 yaş altı gebe kalma oranı tek bir embriyoda yüzde 30-35 arasında. İki embriyoda ise yüzde 50’ye kadar ulaşmaktadır’’ şeklinde belirtmiştir.

Tüp Bebek Tedavisi Nedir?

Tüp Bebek Tedavisi Nedir?

Tüp bebek tedavisi günümüz şartlarında en başarılı üremeye yardımcı olan  tedavi yöntemidir. Tüp bebek tedavisinde kadın ile erkeğin üreme hücreleri tıbbi uygulamalarla birlikte alınır ve laboratuvar ortamında birleştirilerek döllenme gerçekleştirilir. Bu şekilde elde edilen embriyodan 1 ya da en fazla 2 tanesi anne adayının rahmine yerleştirilerek gebeliğin gerçekleşmesi beklenir. Bu aşama süresince  her şey tıbbi yöntemlerle gerçekleşirken, embriyo transferinden sonraki süreç tıpkı doğal yollarla gebelikte olduğu gibidir.

Tüp bebek tedavilerinde günümüzde uygulanan yeni yöntemler

  • Yapay rahim yöntemleri(Co-Culture Ko Kültür)
  • Metabolomics yöntemi ile kaliteli embriyo tercihi
  • Yumurta ve embriyo dondurma yöntemleri
  • Embriyo zarının inceltilmesi
  • Tüp bebek tedavisinin başarı oranını arttırmak amacıyla akupunktur yöntemi
  • Preimplantasyon genetik tanı yöntemleri (PGD)
  • CGH ve PGD genetik tanı uygulaması
  • Tüp Bebek ve Tedavi Aşamaları
  • Ön görüşme
  • Muayene ve testler
  • Yumurta üretiminin arttırılması
  • Düzenli kontroller
  • Atlatma iğnesi
  • Yumurta toplama işlemi
  • Sperm alınması ve yumurta oluşturulması
  • Embriyonun takibi

Türkiye’nin ilk tüp bebeği kimdir?

Tüp bebek tedavisinin başarılı olduğu ilk olgu 1978 yılında İngiltere’de doğmuştur. İlk tüp bebek tedavisinin Türkiye’de tarihsel yolculuğu 1988 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünde başlamaktadır. Prof. Dr. Refik Çapanoğlu ve Prof. Dr. Erol Tavmergen ’in çalışmaları ile, Türkiye’de ilk tüp bebek merkezi 1988 yılında açılmıştır. Ege Üniversitesi Aile Planlaması İnfertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde gerçekleştirilen ilk çalışmalar sonucunda  Türkiye’nin ilk tüp bebeği Ece  dünyaya geldi.

Sıkça Sorulan Sorular

Tüp bebek (IVF) ve mikroenjeksiyon (ICSI), laboratuvar ortamında döllenmeyi sağlayan iki temel yöntemdir ancak uygulanış biçimleri farklıdır. Klasik IVF yönteminde, kadından toplanan yumurtalar ile erkekten alınan sperm hücreleri laboratuvarda özel bir kap içerisinde bir araya bırakılır ve spermin yumurtayı doğal olarak döllemesi beklenir. Mikroenjeksiyon (ICSI) yönteminde ise, özel mikroskoplar altında seçilen tek bir sağlıklı sperm hücresi, çok ince bir iğne yardımıyla doğrudan yumurtanın içerisine enjekte edilir. ICSI, özellikle erkek faktörlü kısırlık durumlarında (sperm sayısı, hareketliliği veya morfolojisinin düşük olması), açıklanamayan kısırlıkta veya daha önceki IVF denemelerinde döllenme başarısızlığı yaşanmışsa tercih edilen bir yöntemdir ve döllenme oranlarını artırmaya yardımcı olur.
Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen en önemli faktör kadının yaşıdır; çünkü yaş ilerledikçe yumurta sayısı ve kalitesi azalır. Bunun yanı sıra erkeğin sperm kalitesi, embriyo kalitesi, rahim sağlığı (endometrial alıcılık), çiftin genel sağlık durumu ve yaşam tarzı alışkanlıkları (sigara, alkol, kilo), polikistik over sendromu gibi hormonal dengesizlikler ve tüp bebek merkezinin teknolojik donanımı ile tecrübesi de başarıyı doğrudan etkiler. Hastalar tedavi öncesinde sağlıklı bir kiloya ulaşmalı, sigara ve alkolü bırakmalı, dengeli beslenmeli, stresten uzak durmalı ve doktorun önerdiği vitamin takviyelerini kullanmalıdır. Detaylı tıbbi değerlendirme ve gerekli ön tedaviler de başarı şansını artırır.
Tüp bebek tedavisi genellikle güvenli olsa da bazı riskler ve yan etkiler içerebilir. En sık karşılaşılanlardan biri, yumurtalıkların aşırı uyarılması sonucu gelişen Ovaryan Hiperstimülasyon Sendromu’dur (OHSS); bu durum karında şişlik, ağrı ve bulantıya neden olabilir, nadiren ciddi boyutlara ulaşabilir. Yumurta toplama işlemi sırasında hafif kanama, enfeksiyon veya anesteziye bağlı komplikasyonlar görülebilir. Çoğul gebelik riski, transfer edilen embriyo sayısına bağlı olarak artar ve bu da erken doğum gibi riskleri beraberinde getirebilir. Dış gebelik (ektopik gebelik) riski de düşüktür ancak mümkündür. Tedavi sürecindeki hormonal ilaçlar bazı kadınlarda baş ağrısı, ruh hali değişiklikleri ve hassasiyet gibi geçici yan etkilere yol açabilir.
Türkiye’de tüp bebek tedavisi yaptırmak için kesin bir yasal üst yaş sınırı bulunmamakla birlikte, kadının biyolojik olarak üreme potansiyelinin devam ediyor olması esastır. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamında tedavi desteği alabilmek için kadının 23 yaşından büyük ve 40 yaşından gün almamış olması gibi şartlar aranır. Yasal düzenlemelere göre, evli çiftler tüp bebek tedavisinden yararlanabilir. Bekar bireylerin veya evli olmayan çiftlerin sperm ya da yumurta bağışı ile tüp bebek yapması yasaktır. Ayrıca, transfer edilecek embriyo sayısı da kadının yaşına ve önceki deneme sayısına göre yönetmeliklerle belirlenmiştir; genellikle 35 yaş altı kadınlarda ilk iki denemede tek, sonraki denemelerde ve 35 yaş üstü kadınlarda en fazla iki embriyo transferine izin verilir.
Türkiye’de transfer edilecek embriyo sayısı, Sağlık Bakanlığı’nın Üremeye Yardımcı Tedavi Yönetmeliği ile belirlenir ve temel amaç çoğul gebelik riskini azaltmaktır. Genellikle 35 yaşın altındaki kadınlarda ilk iki uygulamada tek embriyo, üçüncü ve sonraki uygulamalarda ise iki embriyo transfer edilebilir. 35 yaş ve üzerindeki kadınlarda ise tüm uygulamalarda en fazla iki embriyo transferine izin verilir. Embriyo sayısı belirlenirken kadının yaşı, embriyo kalitesi, daha önceki tedavi geçmişi ve rahim durumu gibi faktörler dikkate alınır. Transfer edilmeyen kaliteli embriyolar ise çiftin onayı alınarak dondurulup saklanabilir ve ilerleyen dönemlerdeki tedavilerde kullanılabilir. Dondurulmuş embriyoların saklama süresi de yasal düzenlemelerle belirlenmiştir.

“Bu sayfada yer alan ifadeler bağlayıcı ve tedavi maksadıyla kullanılmaya uygun değildir. Sağlık sorununuzun tedavisi için kendinize en uygun tedavinin geliştirilmesi için sağlık kuruluşlarından ve uzman hekimlerden bilgi alınız”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2nd Opinion
Phone
WhatsApp
WhatsApp
Phone
2nd Opinion