HBsAg (Hepatit B yüzey antijeni) testi, bir kişinin aktif Hepatit B enfeksiyonu taşıyıp taşımadığını ve bulaştırıcı olup olmadığını belirler. Anti-HBs (Hepatit B yüzey antikoru) testi ise, kişinin bu virüse karşı aşı veya doğal yollarla bağışıklık kazanıp kazanmadığını gösteren koruma seviyesini ölçer. Tüp bebek (IVF) sürecinde bu iki değerin bilinmesi, çiftlerin ve doğacak bebeğin sağlığını korumak, bulaşma risklerini yönetmek ve tedavi protokolünü güvenle belirlemek için zorunlu ve temel bir adımdır.

Op. Dr. Ömer Melih Aygün
Kadın Doğum Uzmanı / Kıdemli Kısırlık Uzmanı
Türkiye Sağlık Bakanlığı’ndan sertifikalı infertilite uzmanı. 1997’den beri kadın hastalıkları ve doğum uzmanı. Özel tıpta yirmi yılı aşkın infertilite deneyimine sahip, tecrübeli infertilite uzmanı. 25 yıllık uluslararası iş deneyimi.
Son 9 yılda yaklaşık 15.000’den fazla yumurta toplama işlemi gerçekleştirdi.
İletişim ve problem çözme konusunda güçlü becerilere sahip, kendi kendini yöneten bir profesyonel. Fikir birliği oluşturma ve ekip çalışmasını teşvik etme konusunda iyi kişilerarası becerileri sahip.
Hakkımda İletişimHepatit B nedir ve neden bu kadar önemlidir?
Hepatit B, karaciğere yerleşen ve orada iltihaplanmaya yol açan bir virüstür. Bu virüsün en önemli özelliği “sinsi” olmasıdır. Çoğu insan, virüsü taşıdığını yıllarca, hatta on yıllarca hiçbir belirti yaşamadan fark etmeyebilir. Ancak bu sessiz dönemde bile virüs, karaciğere yavaş yavaş zarar vererek siroz veya karaciğer kanseri gibi ciddi sorunlara zemin hazırlayabilir.
Belirti vermediği için, insanlar taşıyıcı olduklarını bilmeden bu virüsü başkalarına da bulaştırabilirler. İşte bu yüzden bir aile kurma yolculuğu olan tüp bebek tedavisi gibi önemli bir sürece başlarken, bu “görünmez” riski görünür hale getirmek için tarama testleri yapılır.
HBsAg testi pozitif çıkarsa bu ne anlama gelir?
HBsAg (Hepatit B yüzey antijeni), virüsün ta kendisinin dış yüzeyinde bulunan bir proteindir. Bir kişinin kan testinde HBsAg sonucunun “pozitif” olması, o kişinin vücudunda Hepatit B virüsünün aktif olarak bulunduğunu, yani o anda “enfekte” olduğunu gösterir.
Bu durum kişinin kan ve diğer vücut sıvıları yoluyla virüsü başkalarına bulaştırabileceği anlamına da gelir. Eğer HBsAg pozitifliği altı aydan uzun sürerse, bu durum artık “kronik Hepatit B enfeksiyonu” veya halk arasında bilinen adıyla “taşıyıcılık” olarak adlandırılır. Tüp bebek tedavisi açısından HBsAg pozitifliği, hem anne hem de baba adayında özel önlemler alınmasını gerektiren en önemli bulgudur.
Anti-HBs antikoru nedir ve bağışıklığı nasıl gösterir?
Anti-HBs (Hepatit B yüzey antikoru), HBsAg’nin tam tersidir. Bu virüsün (antijenin) kendisine karşı vücudun savunma sisteminin ürettiği koruyucu bir “kalkan”dır. Kan testinde Anti-HBs sonucunun “pozitif” olması, kişinin Hepatit B virüsüne karşı bağışık olduğunu gösteren harika bir haberdir.
Bu korumayı kazanmanın iki yolu vardır:
- Hepatit B aşılaması
- Geçmişte enfeksiyonu geçirip doğal yoldan iyileşmek
Anti-HBs seviyesinin 10 mIU/mL’nin üzerinde olması, genellikle “tam koruma” olarak kabul edilir ve bu kişinin artık Hepatit B virüsünden etkilenmeyeceğini gösterir. Tüp bebek sürecinde bir eşin Anti-HBs pozitif olması, o kişi için tüm riskleri ortadan kaldırır.
Bir de Anti-HBc testi var, bu neden HBsAg ve Anti-HBs ile birlikte istenir?
Test panelinde kafa karıştıran ama aslında en çok bilgiyi veren “dedektif” test budur. Anti-HBc (Hepatit B çekirdek antikoru), virüsün dış kabuğuna (HBsAg) değil “çekirdek” (core) yapısına karşı üretilen bir antikordur.
Bu testin kilit rolü şudur: Aşı ile doğal enfeksiyonu ayırt etmemizi sağlar. Hepatit B aşısı, virüsün sadece dış yüzey proteinini (HBsAg) içerir, çekirdeğini içermez.
Basitçe şöyle düşünebiliriz.
- Aşı olanlar (sadece virüsün dış kabuğunu tanır): Anti-HBc NEGATİF olur.
- Enfeksiyonu geçirenler (virüsün tamamıyla, çekirdeğiyle karşılaşır): Anti-HBc POZİTİF olur.
Bu nedenle birinin Anti-HBs pozitifliğini aşıya mı yoksa hastalığı geçirmeye mi borçlu olduğunu anlamak için mutlaka Anti-HBc testine de bakılır.
Hepatit B test panelindeki tüm bu sonuçlar nasıl yorumlanır?
Bu üç testin (HBsAg, Anti-HBs, Anti-HBc) kombinasyonu, durumunuzu net bir şekilde ortaya koyar. En sık karşılaşılan senaryolar ve tüp bebek süreci için anlamları şunlardır:
- Senaryo 1: Duyarlı (Korunmasız)
HBsAg: Negatif
Anti-HBs: Negatif
Anti-HBc: Negatif
Anlamı: Kişi virüsle hiç karşılaşmamış, aşı da olmamış. Enfeksiyona tamamen açık.
Yapılması gereken: Acilen Hepatit B aşısı yapılmalı.
- Senaryo 2: Aşı ile Bağışık
HBsAg: Negatif
Anti-HBs: Pozitif
Anti-HBc: Negatif
Anlamı: Kişi başarılı bir şekilde aşılanmış ve korunuyor.
Yapılması gereken: Harika bir sonuç. Tüp bebek tedavisi için bir engel yok.
- Senaryo 3: Doğal Bağışık (Geçirip İyileşmiş)
HBsAg: Negatif
Anti-HBs: Pozitif
Anti-HBc: Pozitif
Anlamı: Kişi geçmişte enfeksiyonu geçirmiş, vücudu virüsü yenmiş ve kalıcı bağışıklık kazanmış.
Yapılması gereken: Tedavi için bir engel yok.
- Senaryo 4: Kronik Enfeksiyon (Taşıyıcı)
HBsAg: Pozitif
Anti-HBs: Negatif
Anti-HBc: Pozitif
Anlamı: Virüs 6 aydan uzun süredir vücutta. Kişi kronik Hepatit B taşıyıcısı.
Yapılması gereken: Tüp bebek tedavisi öncesi detaylı değerlendirme (HBV DNA, karaciğer enzimleri) ve bir enfeksiyon/hepatoloji uzmanı ile ortak takip şarttır.
- Senaryo 5: Kafa Karıştırıcı (İzole Anti-HBc Pozitifliği)
HBsAg: Negatif
Anti-HBs: Negatif
Anti-HBc: Pozitif
Anlamı: En karmaşık senaryodur. Yalancı pozitiflik, çok eskiden geçirilmiş enfeksiyon (zamanla Anti-HBs kaybolmuş) veya “gizli” (okült) enfeksiyon olabilir.
Yapılması gereken: HBV DNA (viral yük) testi ile virüsün kanda olup olmadığına bakılır. Sonuca göre hareket edilir.
Tüp bebek tedavisinden önce HBsAg ve Anti-HBs neden zorunludur?
Tüp bebek merkezlerinin tüm çiftlerden bu testleri istemesi bir tercih değil hem sizin hem de doğacak çocuğunuzun sağlığını korumak için uluslararası bir tıbbi zorunluluktur.
Bu taramanın üç temel hedefi vardır:
- Eşler arası bulaşmayı (yatay bulaşma) önlemek.
- Anneden bebeğe bulaşmayı (dikey bulaşma) engellemek.
- Laboratuvar ortamında diğer hastalara ait örneklere bulaşma (çapraz kontaminasyon) riskini sıfırlamak.
Eşlerden birinde HBsAg pozitif, diğerinde Anti-HBs negatifse (serodiskordan çift) ne yapılır?
Bu tüp bebek pratiğinde sık karşılaştığımız bir durumdur ve “serodiskordan çift” olarak adlandırılır (yani bir eş pozitif, diğeri negatif/korunmasız). Çözümü son derece net ve etkilidir.
Yapılacak ilk ve en önemli müdahale, negatif olan (duyarlı) eşin hemen aşılanmasıdır.
Eşin 3 dozluk aşı şemasını tamamlaması ve ardından kanda Anti-HBs seviyesine bakılarak koruyuculuğun (seviyenin >10 mIU/mL olmasının) teyit edilmesi beklenir. Bu süreç tedavinin biraz ertelenmesine neden olabilir ancak eşin sağlığı için bu kesinlikle gereklidir.
Bağışıklık teyit edilene kadar, çiftin cinsel ilişkide bariyer (kondom) yöntemi kullanması, yatay bulaşma riskini ortadan kaldırmak için çok önemlidir. Eş bağışıklık kazandıktan sonra bu risk ortadan kalkar ve tedaviye güvenle başlanabilir.
Erkek partnerin HBsAg pozitif olması sperm kalitesini ve Hepatit B bulaş riskini etkiler mi?
Bu konunun iki boyutu vardır. Birincisi sperm kalitesi. Evet, bilimsel çalışmalar HBsAg pozitif erkeklerde, virüsün yarattığı kronik iltihabi duruma bağlı olarak sperm kalitesinde bazı olumsuzluklar olabileceğini göstermektedir.
En sık görülen etkiler şunlardır:
- Sperm hareketliliğinde azalma (astenozoospermi)
- Sperm canlılığında düşüş (nekrozoospermi)
- Sperm şeklinde bozulmalar (teratozoospermi)
Neyse ki tüp bebek teknolojisi tam da bu sorunu aşmak için vardır. Özellikle mikroenjeksiyon (ICSI) yönteminde, embriyolog laboratuvarda en sağlıklı görünen tek bir spermi seçer ve bunu mikroskop altında doğrudan yumurtanın içine yerleştirir. Bu sayede virüsün sperm hareketliliği veya sayısı üzerindeki olumsuz etkisi tamamen aşılmış olur.
İkinci boyut ise bulaşma riskidir. Erkekten kadına bulaşma riski, yukarıda bahsettiğimiz gibi, kadın partnerin aşılanmasıyla tamamen önlenir.
HBsAg pozitif erkeklerde ‘sperm yıkama’ işlemi gerekli midir?
Bu çok önemli ve sık sorulan bir noktadır. HIV virüsünde olduğu gibi özel “sperm yıkama” teknikleri, Hepatit B için gerekli değildir; tabii çok önemli bir şartla: Kadın partnerin aşı ile tam bağışıklık kazandığından (Anti-HBs pozitif ve >10 olduğundan) eminsek.
Çünkü asıl strateji, spermi ‘temizlemek’ değil partneri ‘korumaktır’. Partner zaten koruma altındaysa, bu ek ve karmaşık işleme gerek duyulmaz.
Ancak bu spermlerin hiç işlem görmediği anlamına gelmez. Tüp bebek tedavisinde zaten standart olarak uygulanan semen hazırlama (gradient veya swim-up) yöntemleri, en hareketli ve sağlıklı spermleri seçerken aynı zamanda seminal sıvıdan (virüsün bulunabileceği plazmadan) da ayrıştırır.
Anne adayının HBsAg pozitif olması tüp bebek başarısını nasıl etkiler?
Anne adayının HBsAg pozitif olması, sürecin en dikkatli yönetilmesi gereken senaryosudur. Bu konuda farklı çalışmalar olsa da genel kanı şudur: Virüs yükü düşük, yani ‘inaktif taşıyıcı’ olan (karaciğer enzimleri normal, HBV DNA’sı çok düşük) kadınlarda tüp bebek başarısı, yani gebelik ve canlı doğum oranları genellikle etkilenmez.
Ancak virüsün aktif çoğaldığı (yüksek viral yük ve yüksek karaciğer enzimleri) durumlarda, bu aktif iltihabi durumun yumurta kalitesi veya rezervi üzerinde potansiyel bir olumsuz etki yaratabileceği düşünülür. Bu nedenle HBsAg pozitif olan her anne adayı, tüp bebek tedavisine başlamadan önce mutlaka bir enfeksiyon hastalıkları veya hepatoloji (karaciğer) uzmanı tarafından detaylıca değerlendirilmeli ve tedavi için “onay” almalıdır.
HBsAg pozitif anne adaylarında ‘viral yük’ (HBV DNA) testi neden bu kadar hayatidir?
Anne adayı HBsAg pozitifse, süreçteki kilit testimiz HBV DNA, yani ‘viral yük’ testidir. Bu test, 1 mililitre kandaki virüs miktarını sayar. Bu sayının bizim için hayati bir önemi vardır çünkü anneden bebeğe geçiş riskini doğrudan bu sayı belirler.
Tıpta bir “eşik değer” vardır: 200.000 IU/mL.
Eğer anne adayının viral yükü bu seviyenin altındaysa, doğumda bebeğe yapılacak standart koruma (aşı + HBIG) genellikle yeterlidir ve bebeğin korunma şansı çok yüksektir.
Ancak viral yük bu seviyenin üzerindeyse, kandaki virüs miktarı o kadar fazladır ki doğumda bebeğe yapılacak standart koruma yetersiz kalabilir ve virüsün bebeğe geçme riski ciddi şekilde artar. İşte bu durumda ek bir önlem devreye girer.
HBsAg pozitif gebelerde antiviral tedavi ve doğum süreci nasıl planlanır?
Eğer HBV DNA testi 200.000 IU/mL’nin üzerindeyse, devreye gebelik sırasında kullanılan güvenli antiviral (virüs baskılayıcı) ilaçlar girer.
Bu tedavinin amacı annenin karaciğer hastalığını tedavi etmek değil sadece ve sadece doğum anındaki virüs miktarını tehlikeli eşiğin altına düşürerek bebeği korumaktır.
Bu ilaçlara genellikle gebeliğin üçüncü trimesterinde (28-32. haftalar arasında) başlanır ve doğumdan sonra bir süre daha devam edilir. Bu planlama, tüp bebek uzmanı, kadın doğum uzmanı ve hepatoloji uzmanı tarafından ortaklaşa yapılır.
Doğum ve emzirme konusunda da uluslararası kılavuzlar çok nettir.
Doğum Şekli: Hepatit B varlığı sezaryen gerektirmez. Doğum şekline, bebeğin veya annenin diğer normal kadın-doğum sebepleriyle karar verilir.
Emzirme: Bebek doğumda ilk korumasını (aşı + HBIG) aldığı sürece emzirme KESİNLİKLE GÜVENLİDİR ve annenin emzirmesi şiddetle önerilir.
HBsAg pozitif anneden doğan bebeği korumak için hangi adımlar atılır?
Bu bir bayrak yarışıdır. Tüp bebek ekibi, gebelik oluştuğunda kadın doğumcuyu; kadın doğumcu da doğumu planlarken çocuk doktorunu (neonatolog) annenin HBsAg pozitif durumu hakkında net olarak bilgilendirmelidir.
Bebeği korumak için “altın standart” bir protokol uygulanır ve bu protokolün başarısı zamana bağlıdır.
Bebeğe doğumdan sonraki ilk 12 saat içinde (ideal olarak hemen doğum odasında) iki ayrı enjeksiyon yapılır.
Hepatit B Aşısı (1. Doz): Bebeğin kendi bağışıklık sistemini “aktif” olarak uyarmak ve uzun süreli koruma sağlamak için yapılır.
Hepatit B İmmünoglobulini (HBIG): Bu dışarıdan verilen “hazır askerlerdir” (pasif bağışıklık). Annenin kanından geçmiş olabilecek virüsleri anında yakalar, nötralize eder ve karaciğere yerleşip enfeksiyonu başlatmasına engel olur.
Bu ikili yaklaşım ve gerekirse hamilelikte kullanılan antiviral tedavi birleştiğinde, anneden bebeğe geçiş riski %95’in üzerinde bir başarıyla engellenir.
Bebeğin Hepatit B aşısı ve HBIG sonrası takibi nasıl yapılır?
Görev doğum odasında bitmez. Bebek, doğumda aldığı ilk doza ek olarak normal aşı takvimine (genellikle 1. ve 6. aylarda, bazen farklı şemalarla) göre Hepatit B aşılarına devam eder.
Aşı serisi tamamlandıktan sonra, bebek 9-12 aylık olduğunda, “koruma kontrolü” testi yapılır. Bu kan testinde sadece iki şeye bakılır: HBsAg ve Anti-HBs.
Bu testin sonuçları bize üç şeyden birini söyler.
- HBsAg (-) / Anti-HBs (+): Başarılı! Bu en çok istediğimiz sonuçtur. Bebek enfekte olmamış ve aşılara yanıt vererek kendi “kalkanını” (Anti-HBs) üretmiş, yani bağışıklık kazanmıştır.
- HBsAg (-) / Anti-HBs (-): Başarısız değil ama ‘yanıtsız’. Bebek enfekte olmamış (HBsAg negatif) ancak vücudu aşılara yeterli cevabı vermemiş (Anti-HBs üretememiş). Bu durumda bebek hala korunmasızdır ve tekrar 3 dozluk yeni bir aşı serisi uygulanır.
- HBsAg (+) / Anti-HBs (-): Başarısız. Tüm önlemlere rağmen (çok düşük bir ihtimal de olsa) müdahalenin başarısız olduğunu ve bebeğin enfekte olduğunu gösterir. Bu durumda bebek, hemen bir pediatrik hepatoloji (çocuk karaciğer hastalıkları) uzmanının takibine alınmalıdır.
HBsAg pozitif hastaların embriyoları laboratuvarda nasıl güvende tutulur?
Tüp bebek tedavisi gören çiftlerin en büyük endişelerinden biri de laboratuvar güvenliğidir: “Bizim örneklerimiz başkalarına, başkalarınınki bize bulaşır mı?”
Modern ve akredite tüp bebek laboratuvarları, bu konuda en katı önlemlerin alındığı yerlerdir. Risk teorik olarak sıfıra yakın olsa da “ihtiyatlılık ilkesi” gereği sıfır risk hedeflenir.
Uygulanan temel güvenlik adımları şunlardır:
- Ayrı Çalışma Alanları: HBsAg pozitif (veya diğer kan yoluyla bulaşan virüsleri taşıyan) hastalara ait yumurta, sperm ve embriyolar, diğer hastalara ait örneklerin işlendiği alanlardan fiziksel olarak ayrı, sadece bu işleme adanmış özel biyogüvenlik kabinlerinde işlenir.
- Ayrı Dondurma Tankları: En önemli kural budur. HBsAg pozitif hastalara ait dondurulmuş (kriyoprezervasyon) sperm, yumurta veya embriyolar, diğer hastaların örneklerinin bulunduğu tanklarda ASLA saklanmaz. Bu örnekler için “karantina” veya “enfeksiyöz” olarak etiketlenmiş, tamamen ayrı sıvı azot tankları (dewarlar) kullanılır. Bu tank içindeki sıvı azot yoluyla teorik bir bulaşma riskini bile ortadan kaldırır.
- Yüksek Güvenlikli Taşıyıcılar: Örneklerin dondurulduğu ‘payet’ veya ‘kriyotop’ gibi sistemlerin, sızdırmazlığı garantileyen, hermetik olarak (hava geçirmez şekilde) kapatılan özel tipleri tercih edilir.
