Kahvenin doğurganlık üzerindeki etkisi yıllardır tartışma konusu olmaya devam ediyor. Bilimsel araştırmalar bu konuda net bir sonuca ulaşamamış durumda. 2024 yılında yapılan bir çalışmada kahve veya kafein tüketimi ile kadınlarda kısırlık arasında doğrudan bir ilişki bulunamadı. Diğer yandan 2017’deki bir meta-analiz yüksek kafein alımının düşük riskini artırabileceğini ancak doğurganlık üzerinde belirgin bir etkisi olmadığını öne sürdü. 2020’de yapılan bir başka inceleme ise kafeinin kısırlık riskini artırmadığı sonucuna vardı. Mevcut bulgular kahve tüketiminin doğurganlığı net bir şekilde etkilemediğini gösteriyor.

Kahve Tüketimi ve Kadın Doğurganlığı Arasındaki İlişki Nedir?

Kahve tüketimi ve kadın doğurganlığı arasındaki ilişki karmaşık olup farklı araştırmalardan elde edilen bulgular çelişkili sonuçlar göstermektedir. Bazı çalışmalarda yüksek kafein tüketiminin kadın fertilitesini olumsuz etkileyebileceği öne sürülürken diğer çalışmalarda bu ilişki belirgin bir sonuç vermemiştir. Kafeinin doğurganlık üzerindeki etkilerini değerlendiren önemli araştırmalardan birkaç örnek:

  • 1988 Wilcox ve ekibi daha yüksek kahve tüketen kadınların hamile kalma şansının düştüğünü göstermiştir
  • 1997 Bolúmar ve ekibi yüksek kafein alımının hamile kalmayı geciktirdiğini bildirmiştir
  • 2012 Hatch ve ekibi Danimarkalı kadınlar arasında kafein tüketimi ile hamile kalma süresi arasında bir bağlantı bulamamıştır
  • 2016 Wesselink ve ekibi doğurganlık ile kafeinli içecek tüketimi arasında anlamlı bir ilişki tespit etmemiştir
  • 2017 Lyngsø ve ekibi düşük riski ile kafein alımı arasında ilişki olduğunu belirtmiştir ancak doğurganlık üzerinde belirgin bir etkiden bahsetmemiştir
  • 2020 Bu ve ekibi infertilite riskinin kafein tüketimiyle artmadığını bildirmiştir
  • 2024 Zhang ve ekibi kafein tüketimi ile kadın infertilitesi arasında anlamlı bir ilişki bulamamıştır

Genel olarak çalışma tasarımları popülasyon farklılıkları ve kafein tüketimini ölçme yöntemleri gibi unsurlar bu tutarsız sonuçların başlıca nedenleri arasında gösterilmektedir. Kafeinin doğurganlık üzerindeki kesin etkileri net olarak kanıtlanmamış olsa da hamile kalmayı planlayan kadınların kafein alımını makul seviyede tutmaları önerilebilir.

Kahve Alımı Erkek Doğurganlık Parametrelerini Etkiler mi?

Kafein ve kahve tüketiminin erkek doğurganlık parametreleri üzerindeki etkileri yıllardır tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Mevcut araştırmalar özellikle sperm sayısı hareketliliği ve morfolojisi üzerinde çeşitli sonuçlar ortaya koymakta. Bulgular genellikle çelişkili olsa da bazı ortak noktalar gözlemlenebilmekte:

  • Kafein tüketimi ile sperm sayısı arasında genellikle güçlü bir ilişki saptanmamış
  • Haftada fazla miktarda kola içimi sperm yoğunluğunda düşüşe neden olabilmekte
  • Aşırı kafein tüketimi (günde 800 mg’dan fazla) sperm yoğunluğunu azaltabilir

Kafein ve sperm hareketliliği arasındaki bağ da araştırmalara konu olmuştur. Bazı çalışmalar kahvenin sperm hareketliliğini artırabileceğini öne sürse de bu konuda net bir uzlaşmaya varılamamıştır:

  • Kahve tüketimi ile sperm hareketliliği arasında olumlu bir bağlantı bulan araştırmalar mevcut
  • Kafeinin sperm hareketliliğine belirgin bir etkisi olmadığını bildiren çalışmalar da bulunmakta

Kafeinin sperm morfolojisi üzerindeki etkileri konusunda ise sonuçlar değişkenlik göstermektedir. Bazı araştırmalar kafein tüketiminin sperm yapısında değişikliklere yol açabileceğini belirtmekle birlikte bu konuda da net bir bulgu yoktur:

  • Günde 1-3 fincan kahve içen erkeklerde daha fazla atipik sperm şekli görülebilir
  • Günde 3 fincandan fazla kahve içiminin morfolojiye etkisi belirgin değil

Genel olarak kafeinin erkek doğurganlık parametreleri üzerindeki etkileri tutarsız sonuçlarla doludur ve bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Kafein Tüketimi Yardımcı Üreme Teknolojileri (ART) Sonuçlarını Nasıl Etkiler?

Yardımcı üreme teknolojileri (ART) özellikle in vitro fertilizasyon (IVF) ve intrauterin inseminasyon (IUI) tedavileri doğurganlık problemleri yaşayan çiftler için umut vadederken kafein tüketiminin bu tedavi süreçlerine etkisi araştırmalarla incelenmiştir. Ancak sonuçlar net bir tablo sunmamakta karmaşık bir yapıya işaret etmektedir.

  • Canlı doğum oranları kadınlarda kafein tüketimiyle direkt ilişki göstermez.
  • Over yanıtı yüksek kafein alımıyla değişkenlik göstermezken pik estradiol seviyesinin azalması görülebilir.
  • Hamilelik ve düşük oranları kafein tüketimiyle düşük oranında bazı çalışmalar tarafından ilişkilendirilmiştir.

Erkeklerde kafein tüketiminin semen parametreleri veya döllenme oranları üzerinde belirgin bir etkisi olmadığı bulunmuştur. Semen kalitesi açısından değerlendirildiğinde kafein tüketimi canlı doğum döllenme ya da implantasyon oranlarını direkt olarak etkilemez.

Bazı çalışmalarda ART sonuçları üzerinde yaşam tarzı faktörlerinin etkili olabileceği de belirtilmektedir. Bu faktörler arasında şunlar sayılabilir:

  • Sigara kullanımı
  • Alkol tüketimi
  • Genel beslenme alışkanlıkları

Birçok inceleme kafein alımının miktarına bakılmaksızın kısırlık riskini arttırmadığını göstermiştir. Ancak araştırmaların bazıları bu karmaşık faktörleri göz önüne alırken diğerleri ihmal etmiştir. Bu farklı yaklaşımlar sonuçlarda değişikliklere neden olmaktadır.

Hamile Kalmak İsteyenler İçin Güvenli Bir Kahve Tüketim Seviyesi Var mı?

Hamile kalmayı planlayanlar için kafein tüketiminde güvenli bir seviye belirlemek zor olsa da bazı sağlık kuruluşlarının genel önerileri mevcuttur. Amerikan Kadın Doğumcular ve Jinekologlar Derneği düşük riskini artırmamak adına günlük kafein alımını 200 mg’ın altında tutmayı öneriyor. Bu miktar yaklaşık bir fincan kahveye eşdeğer olup doğurganlık üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağı düşünülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü de hamile kadınların kafein tüketimini günlük 300 mg’ın altında sınırlamasının düşük doğum ağırlığı ve gebelik kaybı riskini azaltabileceğini ifade ediyor.

Ancak bu sınırların ötesinde bireysel farklılıklar büyük rol oynar. Kafeine karşı hassasiyet bireyden bireye değişiklik gösterirken; stres uyku düzeni beslenme gibi diğer yaşam tarzı faktörleri de doğurganlık üzerinde etkili olabilir. Dolayısıyla hamile kalmayı planlayan kadınlar için en sağlıklı yaklaşım kafein alımını sınırlamanın yanı sıra diğer sağlık alışkanlıklarını da gözden geçirmek olacaktır. Her birey için en doğru öneri ise bu süreçte bir sağlık uzmanıyla görüşerek kişisel bir plan oluşturmaktır.

Kahvenin Doğurganlığı Etkileme Potansiyel Mekanizmaları Nelerdir?

Kafein içerdiği çeşitli biyolojik etkiler yoluyla doğurganlık üzerinde bazı olumsuz sonuçlara yol açabilir. Kafeinin üreme sağlığına potansiyel etkilerini birkaç başlık altında incelemek mümkündür:

  • Hormon Dengesi Bozulması
  • Artan Oksidatif Stres
  • Kalsiyum Dengesinin Değişimi
  • Adenozin Reseptör Blokajı
  • Kan Akışı Azalması
  • Sperm Kapasitasyon Bozukluğu

Kafein hipotalamus-hipofiz-gonad aksını etkileyerek üreme hormonlarının seviyelerini değiştirebilir ve bu durum kadınlarda ovulasyon sürecini ve erkeklerde sperm üretimini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca yüksek doz kafein alımı vücudun oksidatif stres düzeyini artırarak hücrelerde reaktif oksijen türlerinin oluşumuna katkıda bulunabilir. Bu da özellikle sperm DNA’sına ve yumurta kalitesine zarar verici bir faktör olarak doğurganlığı etkileyebilir.

Diğer yandan kafein alımı hücre içi kalsiyum sinyallemesini etkileyerek hem sperm hareketliliği için kritik olan süreçleri hem de fertilizasyon için önemli akrozom tepkisini bozabilir. Kafeinin adenosin reseptörleri üzerinde yaptığı blokaj uyku düzenini olumsuz etkilerken kan damarlarında vasokonstriksiyon (daralma) yaparak üreme organlarına kan akışını azaltabilir. Bu durum gamet oluşumunu ve embriyonun rahme tutunmasını güçleştirebilir. Kafeinin laboratuvar ortamında sperm kapasitasyonuna katkı sağladığı bilinse de vücuttaki aşırı kafein varlığı normal kapasitasyon süreçlerini bozma riskini taşır ve bu da doğurganlık açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2nd Opinion
Phone
WhatsApp
WhatsApp
Phone
2nd Opinion